Saint Exupéry ölmeden az önce "Çağımdan tiksiniyorum" demiş. Camus bunu yazıyor ama benimsemiyor: "Bu somurtkan, bu bir deri bir kemik dünyadan kaçmak da insanı sarabilir zaman zaman. Ama bu çağ bizim çağımızdır, kendi kendimizden tiksinerek de yaşayamayız."
(...)
Camus'ye göre "çağımız" dostluk denen değeri yok etmiştir, öldürmüştür. Tiksinti buradan geliyor. Dünyayı yeni baştan kurarken "dostluk"u katacağız harcına... Güzellik, dostluk, aşk. Tiksintiyi yenen güçlerdir bunlar. Bunalımlar bu değerlerin yokluğundan ileri geliyor. Dostu olan, aşkları olan, güzelliği gören bir kişi bunalmaz elbet. Bunalma nedir, onu bile bilmez. Bilmeyince de tiksinmez çağından.
Çağdaş edebiyatın, sanatın "aşksız" kaldığı ortada. Şiirler okuyoruz, havada, boşlukta. Değmiyor, girmiyor, işlemiyor bize. Sözcükler sözcükler sözcükler! Boşuna değil Hamlet'in dedikleri... Sözcükler, harflerden kurulur. İçi boş kalıplardır onlar. Dostluk, aşk, güzellik, o kalıpları dolduran birer anlamdır. Ama yoksa, bulunmuyorsa, görülmüyorsa, tadılmıyorsa kalıplar boş durur hep. Sözcükler havaya sıkılan kurşunlar gibi hedefine varmadan uçuşurlar boşlukta. Bunalımlar, tiksintiler, anlamsızlıklar, saçmalıklar sanata, edebiyata, gündelik yaşama girer. Dünyayı ezen teknik uygarlığın öldürdüğü "insan" dirilecek sanatta bir gün. Romanda, şiirde, öyküde, oyunda "insan"ı göreceğiz. "Troya savaşı, savaş meydanından başka yerlerde oluyor" diyordu Camus. Dünyayı saran bunalım, tiksinti sanatçının, düşüncelerinin dostluk, güzellik, aşk uğruna vereceği savaşlarla yenilip, yok olacaktır ancak.
(OKTAY AKBAL - Konumuz Edebiyat,1968)
***
Çocuk edebiyatı, gün gelecek dünyayı korumak isteyenlerin önemli savunmalarından biri olacak denseydi, sözünüz ya da tepkiniz ne olurdu? Yeni kuşakların, etrafımızı saran şiddetten, zihinlerini ve kalplerini korumanın yolu oralara ekilecek iyi tohumlar ise bunu da çocuk edebiyatından âlâ hangi araçla yapabiliriz? Çocuklarımıza kitap okurken kendi kalplerimize anımsatmak da cabası.
Ülkemizde ve dünyada teknoloji, tıp, tarım vb. alanlarda kayda değer gelişmeler olsa da etrafımızı saran "şiddet" çemberi bir kesim tarafından (özellikle) soluğumuzu kessin diye giderek daraltılıyor. Tepkimiz de sosyal medyamızda ve haber aldığımız kanallarda büyüyor.
Büyüyen toplumsal tepkilerle demokrasinin dördüncü ayağı "kamu"nun ülkemizde görünürlüğünün artması da geleceğe dair umut veriyor elbette, tüm bu canımızı yakan acıyla başa çıkmaya ve yenilerini engellemeye çalışırken.
Dehşete kapılmamak için de gündemin arasına sıkışmış güzel gelişmelerin haberlerini arıyoruz.
(...)
Sadece ülkemizde değil dünyada da yükselen (yükseltilen) korku duygusu, insanlığı öfkeli, kaygılı, mutsuz kocaman bir kalabalığa eviriyor.
Teknolojik olarak ilerlerken insanlığımız geriliyor.
Bir arada yaşayan kalabalıkları "toplum" kılan bağları kurmayı gözetirken birilerinin dayatmaya çalıştığı "Her gün daha kötü hayat" algısını söküp atmanın güçlü yollarından biri, çocuk edebiyatı yoluyla taze zihinlere, cesaretle göstereceğimiz nezaketi, sevgiyi ve bunun getireceği mutluluğu aktarmak.
(EMEK YURDAKUL - Cumhuriyet Kitap)
***
Çocukluğun uzun sürdüğü günümüz dünyasında ne büyük olanaktır çocuk edebiyatı yapıtları!
Var mıydı, yok muydu tartışmalarını zor da olsa sanırım geride bıraktık.
Oluyor bir on yıl kadar. "Çocuk Edebiyatımız" başlıklı bir oturumda anısı güzel Sennur Sezer'le yan yana gelmiştik. İlk sözü kendisi almış, ilk tümcesi de "Çocuk edebiyatı diye bir şey yoktur!" olmuştu.
Tıpkı Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (Cemal Süreya), Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca (Yaşar Kemal) gibi.
Pencereden Bakan Çocuk Sennur Sezer'e, "Yalnızca bir harflik itirazım var sana. İlk tümcenin son harfini atıyorum!" demiştim de gülümseyerek, "Çocuk elbisesi dikmek için daha mı az terzilik bilgisi gerekir?" diye sormuştu.
Aksine, daha fazlasına gereksinim vardır...
(Y. BEKİR YURDAKUL - Cumhuriyet Kitap)
***
Bir söyleşide Montaigne'in bir gözlemine değinmiştim:
"Çocukların oynadıkları oyunlara oyun demek zordur. Çocuklar hiçbir zaman oyun oynarkenki kadar ciddi değildirler."
Kanımca çocuk edebiyatına da böyle yaklaşmak gerekir.
(CELÂL ÜSTER - Cumhuriyet Kitap, Söyleşi: Y. BEKİR YURDAKUL)
***
Harfler
Yan yana gelirken
Sözcükleri uyandırır
Sözcükler
Yan yana gelirken
Kimi uyandırır diye
Sordu
Yanıtladı kendini öğretmenimiz
Sözcükler yan yana gelirken
Uyandırır çocukları
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Merhaba!