"İnsanların çıplak ayakla dolaştığı bir dünyada yazarın görevi ayakkabı yapmaktır."
(JEAN-PAUL SARTRE)
***
Yazarın aydın kimliği ile sanatçı yaradılışını biraz ayrı düşünmek gerekir. Edebiyat eseri -gerçekten edebiyat ise ve lise kompozisyonu değil ise- uzun soluklu bir emek sonucunda doğar; oysa acil durumlar acil tepkiler talep eder ve tepkiyi veren, yazarın "aydın yurttaş kimliğidir". Eserinde toplumsal bir eleştiri dile getiriyorsa, yazar bunu kendi meşrebinde yapacaktır, çünkü edebiyat bir yanıyla toplumsal, bir yanıyla fevkalade özneldir.
Yurttaş kimi kez tepkiyi sadece aydınlardan bekler. "Aydın" dediğimiz gökten zembille inmez; sadece malumat sahibi olmakla da aydın olunmaz. Aydın dediğimiz birey, cehaletten sıyrılmaya gayret etmenin insan onurunun ayrılmaz bir parçası olduğunu kavramış kişidir; Kant'ın meşhur deyişini tersinden okursak, aklını kullanmaktan ve vicdanını dinlemekten ürkmenin bir tür onursuzluk olduğunu hisseden kişidir, aydın.
***
1.
Tarafsız aydınları
yurdumun
sorguya çekilecek
günün birinde
en basit insanları
tarafından halkımızın.
Soracaklar onlara
ne yaptılar diye
ağır ağır ölürken
ulusları,
tatlı bir ateş gibi
ufacık, bir başına.
2.
O gün
basit insanlar,
tarafsız aydınların
kitaplarında, şiirlerinde
yer almayanlar,
her gün ekmek getirenler onlara,
süt getirenler,
çörek ve yumurta getirenler,
giysilerini dikenler,
arabalarını sürenler,
köpeklerine, bahçelerine bakanlar,
onlar için çalışanlar,
gelip soracaklar:
"Ne yaptınız
acı çekerken yoksullar
içlerindeki sevgi
ve yaşam sönüp giderken?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder