"Kırkıncı yaşımı doldurduğum gün yazıyorum bu şiiri /Gün ışığından özgürlükten uzak" diye başlamış seslenişlerine.. "Kederli yağmur, usulca düşen akşama / Çığlık. Bir çocuk yüzü. Dayalı cama.." Bir hayaldir, babayı bekleyen küçük bir çocuk. Her akşam yüzü cama dayalı sokağın köşesini gözler. Geldi gelecek döndü dönecek!..
(...)
İki buçuk yaşındaki bir kız gelir babasını görmeye. Baba bir süredir uzaklardadır. Yakın bir uzaklıkta, ama elle dokunulmaz bir yerde... "Ulaşmak istedi bana çocuğum /Kafese çarpan bir kuş duygusuyla!.." "Saklanma baba dedi çocuğum / Sitemle çırpınan bir bakışla / Çocuğumla bir uçurum konuldu aramıza / Sevinci nefretten kesin çizgilerle ayıran bir uçurum.." Ataol'un baba yüreği nasıl da çarpıyor, nasıl da iki buçuk yaşındaki bir varlıkla kendisini bütünleştirmiş, küçük kızının yaşamasında bulmuş gerçek yaşamasını...
Bir Struga öğle sonrasını anımsıyorum. 1979 Ağustosunda yağmurlu bir gün. Pazarları çarşıları dolaşmışız, halkla konuşmuşuz, çevreyi tanımışız. Derken bir sağanak... Kendimizi bir yapının saçakları altına atmışız. Yazlık giysilerimizi korumak gerek, çünkü akşama köprü başında tören var, Ataol kürsüye çıkıp şiir okuyacak. Yağmur dinmiyor. Birden sarışın bir genç kadınla küçük çocuğu da gelip sığınıyorlar aynı çatının altına. Bir dostluk başlıyor aramızda, ben çocuğu seviyorum, Ataol sarışın kadınla Rusça konuşuyor. Moskova'dan gelmiş, kocası Sırpmış, Üsküp'te yaşıyorlarmış.. Birkaç dakikada bir yaşam öyküsü. Çocuk ıslanmasın diye aramıza alıyoruz, üç yaşındaki kızı yağmurdan, rüzgârdan koruyoruz. Sonra gece, törende Ataol bembeyaz giysiler içinde Türk şiirinin sesini gücünü duyuruyor dünyanın dört bir yanından gelmiş şairlere, toplanan kalabalığa. Ben halkın içine karışmışım, Türk, Makedon, Arnavut kökenli Strugalıların arasındayım, sıradan bir yurttaş gibi dolaşıyorum. Uzaktan seyrediyorum dostumu, halk üzerindeki etkisini; beğeniyorlar, işte Türk şairi diyorlar, dizeleri anlıyorlar, ben de sevinç duyuyorum.
Kapatmalı anıların penceresini. Geçmiş günlere fazla dalmak tehlikelidir. Ele geçmez anların güzelliği, gelecekteki güzel yaşamaların kurulmasını önlememeli! Her zaman insanoğlu daha iyiyi, daha güzeli, daha doğruyu kurar, yaratır. Umutsuzluk ise yıkar bitirir kişiyi, tabii toplumları da... Mademki Ataol en güzel dizeler kurabilmekte, yaratabilmekte, bugün de yarın da yaşayacak demektir. Hele yalnızca sevgiyi, dostluğu, insanca duyguları yazmışsa...
(OKTAY AKBAL - Yaşayıp Görmek)
"Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım
Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım
Zulmün önünde dimdik tut onurunu
Sevginin önünde eğil kızım."
ATAOL BEHRAMOĞLU
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder