5 Ocak 2025 Pazar

BERFE

 

Gitsem bulur muyum

görsem hatırlar mıyım

ev ekmeği kokan ikindileri

ilkel bir resim gibi dolaşan at arabasını?



1965 yılının bahar aylarıdır. Altunizade'de tiyatrocular ile şair ve yazarlar çift kale maç yapmaktadırlar. Kimler yoktur ki takımlarda: Memet Fuat, Haldun Taner, Cemal Süreya, Ülkü Tamer, Adnan Özyalçıner, Murat Belge, Erdal Öz, Orhan Kemal, Turgut Uyar, Hikmet Süreyya Kanıpak...
Yenilen takım yenen takıma Salacak'taki Arabın Yeri'nde yemek ısmarlayacaktır.
Hikmet Süreyya Kanıpak'ın babası Acıbadem'de bir Anadolu lisesinde öğretmendir. Yakında emekli olacaktır.
O sırada H. Süreyya Kanıpak'ın "Yön" dergisinde bir şiiri çıkar. Öğrencileri "Bu şair sizin neyiniz oluyor?" diye sorunca Süreyya'nın babası şiiri okuduktan sonra "Böyle biri yok bizim ailede" diyecektir. 
Ve Süreyya, babasına bir şey söylemeden soyadını değiştirmeye karar verir.
Yine Altunizade'deki bir maç sonrası toplanılır. Süreyya kararını açıklar. Herkes bir soyadı önerir. Ülkü Tamer "Şenşiir" der, Cemal Süreya "Berfe"...
Berfe'de karar kılınır.
"Berf" Kürtçede "kar" demektir. Berfe de karlı dağlarda, güneş doğmadan, şafak sökmeden önceki ilk, hafif ışık anlamına gelmektedir. 
Süreyya bu soyadını kullanacaktır ama Cemal Süreya, Ahmed Arif'ten izin alınması gerektiğini söyler. Çünkü Ahmed Arif bir gün evlenip de oğlu olursa, adını Berfe koyacaktır.
Süreyya Ahmed Arif'i arar, durumu anlatır, "Senin yüzünü kara çıkarmam, namussuzluk, ahlaksızlık, deyyusluk, sululuk, yalakalık etmem" der. Ahmed Arif'in yanıtı da "Al ulan, tepe tepe kullan, senin olsun" olacaktır.

(REFİK DURBAŞ - BİRGün Gazetesi, 2016)


Nereye bakıyorsun
İşte yaralı insanların fotoğrafları
İşte yangından çıkarılan çocuk cesetleri
Bu, savaşmış bir atlının sakat kalan ayağı
Bu kesik kol, önemsiz bir iş kazası.

Kime bakıyorsun
İşte bacağından alınan üç parça kemik
İşte bombardımandan sonraki yaralılar
Bu, sınırı geçemeyenin aldığı yara
Bu yarım adam, küçük bir işkence hatası.


Berfe'nin ölümünün ardından (9. 1. 2024) PEN Yazarlar Derneği bir mesaj yayımladı:

"Uzatmak istemezdi, uzun şiirden en kısasına geldi, şairlerin yanlarından tabiatın kırlarına çekildi. Kimi sözcükleri de yanına aldı, onlarla yeniden aşık, yeniden genç, yeniden bilge ve hep yeniden şiir oldu. "Yavaş Yavaş Bilemiyorum" yalnızca son kitabının adı değildi, tüm yaşamını, şiirini bu dizeye, bu duyguya sığdırmasını bildi. Huysuz ve tatlıydı, çünkü yüzüne karşı söylesek kızıp homurdanacağı şeyi, şimdi söyleyebiliriz, büyük şairdi. Yıldızlar, ovalar, sular, gökler, dağlar, mevsimler, kırlar, yeryüzü hem yoldaşı hem şahidi olsun, devridaim olsun. Süreyya Berfe tabiata karıştı."


Sümerlerden bu yana şiir yazılıyormuş

Bakıyorum dünyanın haline

Yazılmasa da olurmuş.








Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder