Eduardo Galeano, neredeyse bütün yazıları / kitapları / anlatılarında yeni sömürgeciliğin ne olduğunu anlatır.
Özellikle de Amerikan emperyalizminin en büyük üç pazarı olan Meksika / Arjantin / Brezilya gerçeğine ilişkin anlattıkları çarpıcıdır.
Sistematik şiddet, işsizlik, eğitimsizlik, yoksulluk, eşitsiz toplum, nüfus artışı, ekilmeyen topraklar, kaynakların yağması, cinayetler, savaşı başlatan güçlerin paylaşımı...
Bir ulusun ilerlemesinin önünü engelleyen ne varsa bunların yaşandığı bir coğrafyanın gerçeğini getirip koyuyor önümüze. Onun gazeteciliği bu anlamda gözüpek bir duruşu, vicdanı, cesareti, bağlanmayı ve yaratıcılığı içeriyor.
(...)
Galeano, vicdandır. Susan her şeyin tanıklığını yapar.
Şunu diyordu bir yerde "kesik damarlar"dan söz ederken: Kesik damarların bölgesi Latin Amerika'dır. Keşfedildiğinden günümüze kadar her şey önce daima Avrupa sermayesine, sonra da Kuzey Amerikalı sermayesine dönüşmüştür ve uzak güç merkezlerinde o şekilde birikmiştir ve birikmeye devam etmektedir.
Her şey: Toprak, meyveleri, madenler açısından zengin derinlikleri, insanlar ve onların iş ve tüketim kapasiteleri, doğal kaynaklar ve insan kaynakları. Her yerin üretim biçimi ve sınıfsal yapısı düzenli olarak dışarıdan, kapitalizmin evrensel katılımı tarafından belirlenmiştir.
Galeano, emperyal güçlerce, dünyanın ekolojik yapısını bozarak nasıl dönüştürüldüğünün trajik öyküsüne de taşıyor bizi. Ve giderek de azgelişmiş ülkelerde yaygınlaştırılan "muhalefetsiz diktatörlük"ün nasıl bir otokrasi yarattığını anlatıyor. Tüketim toplumunun güç simgesine dönüşen markaların dünyayı nasıl yönettiğinin öyküsünü burada gözler önüne seriyor. Kısa, özlü, inandırıcı her bir tanıklığının öyküsü.
"Girişim özgürlüğü, dolaşım özgürlüğü ve tüketim özgürlüğü adına şehirlerin havası solunmaz hale getiriliyor. Otomobil bugün dünya üzerindeki hava cinayetinin tek suçlusu değil, fakat şehirlerde yaşayanları en doğrudan etkileyen o. Kana karışan, sinirleri, karaciğeri ve kemikleri mahveden şiddetli kurşun boşalımları ne katalizör ne de kurşunsuz benzin mecburiyetinin olduğu Güney Yarı Küre'de korkunç etkiler doğuruyor."
Onun bu tespiti bile yeryüzünün egemen güçlerce nasıl bir cehenneme çevrildiğini anlatmaya yeter sanırım.
(FERİDUN ANDAÇ - Cumhuriyet Kitap)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder