26 Mayıs 2019 Pazar

ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ




   Sardinya'nın turistik Porto Cervo bölgesinde kıyıya vuran ispermeçet balinasının bedeni 8 metre uzunluktaydı ve midesinde 22 kilogram plastik bulunuyordu. Üstelik dişi balina ölü bir fetüs taşıyordu. Yeterli düzeyde gelişkinliğe ulaşmış fetüs dişi balinanın ölmeden önce doğurmak üzere olduğunu gösteriyor. 
   SeaMe Grup başkanı Luca Bittau kıyıya vuran memelinin midesinde bulunanların "çöp poşetleri, balık ağları, olta ipleri, tüpler, markası ve barkodu hâlâ ayırt edilebilen sıvı çamaşır deterjanı poşetleri ve artık ne olduğu anlaşılamaz hale gelmiş bir sürü nesne" olduğunu belirtti. 
   Balinanın ölümünü öğrenen İtalya Çevre Bakanı Sergio Costa, Facebook yorumunda "Hâlâ böyle ölümlerin önemli olmadığını söyleyen insanlar var mı? Benim için bu olaylar önemli ve önceliklidir" biçiminde düşüncelerini paylaştı.
  Costa, "Yıllardır tek kullanımlık ürünleri tasasız bir şekilde yaygınlaştırdık, şimdi sonuçlarını ödüyoruz ve aslında her şeyden önce hayvanlar ödüyor" diye devam etti.
  Bakan tek kullanımlık su şişesi, pipet, kulak çöpü, plastik çatal-bıçak gibi plastiklerin kullanımına 2021'de getirilecek yasal engellemeye de işaret etti."İtalya bunu uygulamaya koyan ilk ülkelerden olacaktır" sözünü verdi.
   2010 yılında yapılan bir çalışmada, 192 kıyı ülkesinin 275 milyon metrik ton (1 mt = 1000 kg) plastik çöp ürettiği ve bunun 4,8 ila 12,7 milyon metrik tonunun denizlere karıştığı tespit edilmiş. Bu denizel çöpler binlerce deniz memelisi, deniz kaplumbağası ve deniz kuşunun ölümüne sebep olmakta.
  Hızla büyüyen bu çevre sorununu bireysel farkındalık ve kişisel özenle hafifletmeye çalışmak yerine bu soruna merkezi kararlar ve atık altyapı inşasıyla müdahale etmek gerektiği açık. (soL Haber)





***




   Küresel CO2 salımını kim takip edecek? Büyük şirketler hem fail hem savcı...
   Atmosfere karbondioksit salımı, azalmak bir yana giderek yükseliyor. Sorunun kaynağı olarak her ne kadar tüm insanlık gösterilse de sera etkisine yol açan parçacıkların büyük ölçeklerde salımına en başta petrol ve diğer fosil yakıt şirketleri yol açmaktadır. Şirket çıkarlarını değil, insanlığın çıkarlarını gözetmesi gereken bilim insanlarının ise atmosferdeki parçacık yoğunluğunu izleme araçlarının üretimi için dahi kapitalist üretimde şirketlere bağımlı olduğu görülüyor. (soL Haber)




***







   "Buz Üstünde 700 Kilometre" başlığı altında , güzelim, canım bir kutup ayısını görüyoruz. Haberde "Rusya'nın Kamçatka yarımadasındaki bir köyde, buz parçası üzerinde 700 kilometre sürüklendiği tahmin edilen bir kutup ayısı bulundu" deniyor.
   Sürüklenirken yön duygusunu kaybetmiş.
   Kim bilir ne kadar zamandır aç, bitkin, yiyecek ararken köylüler tarafından görülüp balıkla beslenmiş.
   Umarım, söylendiği gibi, hafta sonunda da uyuşturularak ait olduğu yerlere, Çukotka'ya götürülmüştür...
   Fotoğrafta beni etkileyen, bu güçlü, güzel hayvanın, insanların doğayı mahvetme inadının ve aymazlığının kurbanı olarak doğup yaşadığı yerlerin yüzlerce kilometre ötesine sürüklenmiş ve her şeye rağmen var olmaya, yaşamaya direniyor oluşu...
   Başını sanki kederle, acıyla, ama yine de bizi insanlığımızdan utandırırcasına bir meydan okuyuşla kaldırmış... 







   Saç örgüleriyle yaşından da küçük görünen İsveçli öğrenci, İtalyan senatosunda konuşuyor. Sımsıkı sıkılmış dudakları ve bir noktaya sabitlenmiş bakışlarıyla, yurdundan uzak düşmüş kutup ayısının hesabını soruyor gibi...
   Genç, hatta çocuk eylemci, parlamentonun senato kanadında yaptığı konuşmada, yeni kuşakların geleceğinin "küçük bir grup insan hep daha fazla paraya sahip olabilsin diye satıldığını" söylüyor...
  "Tek ihtiyacımız olan şey, bir gelecek. Geleceğimizi çaldınız" diye lanetliyor İtalyan senatörlerin üzerinden dünyanın bütün egemenlerini...
   "Bize yalan söylediniz. Bize sahte umutlar verdiniz" diye sürdürüyor acımtırak sözlerini... "Geleceğe güvenle bakabileceğimizi söylediniz. Milyonlarca öğrenci iklim için grevler yaptı ama hiçbir şey değişmedi. Eyleme geçmenizi, önlemler almanızı istiyoruz. Hayallerimizi ve umutlarımızı geri almak istiyoruz."
   Greta'nın cesareti, içtenliği, bilinçliliği etkiliyor beni... Ve bu kez o fotoğraftaki Greta için yaşarıyor gözlerim.


   Umka (Köylüler bu adı vermişler kutup ayısına) ve Greta, iki masal kahramanına, iki destan kahramanına dönüşüyorlar benim gözümde.
  Umka, görkemli de olsa hazin direnişiyle, yurdundan uzak düşmüşlüğüyle gözlerimizi yaşartır ve bizi insanlığımızdan utandırırken; kararlı yüz ifadesiyle çeliksi duruşuyla çevre katillerine karşı direnişin simgesi olan Greta, insanlığımızdan utanmamak için yapılması gerekeni de örneklemiş oluyor. 


ATAOL BEHRAMOĞLU
(Gözlerimi Yaşartan İki Fotoğraf - Cumhuriyet Gazetesi)




***





Karikatür: BEHİÇ AK




***




"Bu gezegenin nüfusunun yüzde 1'i, geri kalan yüzde 99'undan daha fazla zengin,
bunu değiştirmek için Amerika'ya siyasal bir devrim gerekli."

BERNİE SANDERS
(ABD Vermont Senatörü)




***




   Hazır olun "büyük resim" geliyor:
   Dünyada 26 kişinin serveti, 3 milyar 800 milyon kişinin toplam gelirine eşit.
   Açlıkla küresel savaş amaçlı Oxfam isimli kuruluşun son "Küresel Eşitsizlik Raporu" çarpıcı.
  Rapora göre, dünyanın en zengin adamı olan Amazon'un patronu Jeff Bezos'un varlığı 112 milyar dolar ve bu rakamın sadece yüzde 1'i, açlıkla kıvranan Etiyopya'nın sağlık bütçesini karşılıyor. 
   Raporun kilit cümlesi ise şimdi geliyor: Küresel finansal krizin patlak verdiği 2008 yılından bu yana milyarder sayısı iki katına çıktı.
   Ekonomik krizlerde kim kazanıyor, kim kaybediyor işte ortada. (HÜSEYİN VODİNALI - Aydınlık Gazetesi)




   Öyle tuhaf bir denklem ki sözünü ettiğimiz, dünyanın en zengin 8 insanı, yoksullukla mücadele eden 3,7 milyar insanın toplam servetine eşit servete sahip. Bir elin parmağı kadar olan bu asalakların serveti son 1 yılda 762 milyar dolar arttı. Sadece servetlerine eklenen kısımla, küresel yoksulluğu tam 7 kez bitirebiliriz. (ORHAN GÖKDEMİR - soL Haber)




***




Yaşamak istiyorum
Yaşamak istiyorsun
Yaşamak istiyor

Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum,
Ama böyle dünya olur mu?
Böyle barış olur mu?
Böyle hürriyet olur mu?
Böyle kardeşlik olur mu?
Biliyorum ki, katlanıver, diyeceksin;
Ama böyle de yaşamak olur mu? 


METİN ELOĞLU   










İllüstrasyon: GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU











Merhaba!




   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder