19 Mayıs 2019 Pazar

ANADOLU' YU ANLAMAK




TERCAN

Mamahatun Türbesi iki katlı
Alt katta yılan parlar

Bir at kişner sümbüli
Kamyonları ala boyar

Rüzgar
Az ötedeki
Eski kervansarayı
Eleştirir durur

İhtiyar adamla çocuk
Ordadırlar

Hiç konuşmazlar

Çömelmiştir ihtiyar
Bir olanak gibi
Sıkmıştır avucunu

Çocuğunsa
- Göz göze gelebilirseniz -
İpi kopmuş bir uçurtma
Hızla uzaklaşır bakışlarından.


CEMAL SÜREYA
(Fotoğraf: ARA GÜLER)









   Gençlerimiz üzerinde, hiç değilse büyükçe bir bölümünün üzerinde kültür olarak yalnızca popüler kültürün etkisi var. Kendilerini yetiştirmiş olanlar bu bilinci kendi çabalarıyla kazanmış durumdalar. Yoksa biz çocuklarımızda ve gençlerimizde kendi kültürlerini hiçbir komplekse kapılmadan benimseme isteği uyandıramıyoruz. Ne türkü biliyorlar ne Dadaloğlu'nu ne Itri'yi tanıyorlar. Dolayısıyla geleneğin içinden yaşatılacak olanı seçme ve yaşatma isteği duymadıkları gibi, kendilerini her an başka bir kültüre kapılanacak köksüz bireyler olarak hissediyorlar ve olanak buldukları ilk anda da bunu yapıyorlar zaten. 


FEYZA HEPÇİLİNGİRLER
(Söyleşi: GAMZE AKDEMİR - Cumhuriyet Kitap) 









    Özellikle 1. Dünya ve Çanakkale Savaşı sırasında ülkenin tıp eğitimi veren tek kurumu Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane, hocalarını, öğrencilerini cepheye yolluyor, eğitime ara vermek zorunda kalıyor, binası ise tamamen hastaneye dönüşüyordu.
   Sadece cephede savaşmakla kalmıyor, savaş olmadığında ya da geride kalan kıdemsiz tıbbiyeliler, direnişte bizzat çalışıyorlardı.
  Ülkede herkes askerdir, eli silah tutan tüm erkekler savaştadır. Gerçek kurumsal düzeyde tek hastane vardır, ülkenin her yanındaki cephelerde tüm hekimler subaydır, askerdir.
   Yaralılar iyileştirilir, komutan hastalarını, askerlerini dolaşır. Hastanede, kışlada, revirde, cephede çadırda, savaşta. Tabip subay, iyileşenleri, tekrar silah tutabilecekleri savaşa, taburuna yollar, "taburcu" eder.
   Başka hiçbir milletin, ülkenin hastanesinde, hastalar iyileştiklerinde "taburuna yollanmaz, taburcu " edilmez...
  (Opr. Dr. METEHAN KILIÇ - eskisehirekspres.net)







   "İki Mustafa Kemal vardır. Biri karşınızda oturan ben; et ve kemik, fani Mustafa Kemal... İkinci bir Mustafa Kemal var; onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem. O, ben değil, bizdir. O, burada oturan sizler, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve yeni mefkure için uğraşan aydın ve mücahit bir zümredir. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüs ettiklerim, onların hasret duyduklarını tatmin içindir. O Mustafa Kemal bütün bir aydın ve mücahit zümrenin temsilcisidir. Fani olmayan, yaşaması ve muvaffak olması mukadder olan Mustafa Kemal odur." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, c.17, s.255)









"Geçmişini bilmeden kurulan bir gelecekte, neyin eksik kaldığını kim bilebilir?"


FİLİZ ÖZDEM
(Peki Şimdi Nereye?)







Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.


NÂZIM HİKMET













Merhaba!





   


   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder