6 Nisan 2025 Pazar

ORHAN KEMAL MUCİZESİ

 

"Eşe dosta selam,

İnandığım doğruların adamı oldum.

Böyle yaşadım,

 karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım.

Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir..."



1966 yılında Çetin Altan, Orhan Kemal'in Sultanahmet Cezaevi'ne gönderilmesi üzerine şunları yazıyordu:

"Elli yıl sonrası geliyor aklıma... Orhan Kemal'in eserleri o gün de okunacak, acılarla yüklü hayatı o gün de anılacaktır. Ona bu acıları çektirmiş olanların ise toprak altındaki birbirinden kopuşmuş kemikleriyle upuzun yatan iskeletleri çoktan unutulmuş yoklar olarak kalacaklardır."

Ölümünün üzerinden 54 yıl geçmiş olmasına rağmen bu yazı tazeliğini koruduğu gibi çok sonralara da kalacaktır. Bu yıl 110. yaşını kutladığımız Orhan Kemal'in gözaltılar ve hapislerde geçen zor yaşamının yüzde onluk kısmı gözümün önünden duygu yüklü bir film gibi geçmeye başladı: 

Askerdeyken 11 Ekim 1938 tarihinde yapılan duruşmadan: "Yabancı rejimler lehinde propaganda yapmak suretiyle eratı isyana tahrik teşebbüsünde bulunmaktan sanık M. Raşit Öğütçü'nün komünistlik propagandası yapıyor diye ihbar edilmesi üzerine evinde yapılan aramada kendi el yazısıyla yazılmış Nâzım Hikmet'e hitap eden şiir parçaları, Maksim Gorki'nin, Rus ediplerinin hayatlarına dair ve Marksizm hakkında yazılmış gazetelerden kesilmiş makaleler çıkmıştır.
Raşit, Niğde kütüphane memuruna Nâzım Hikmet'i takdir ettiğini ve eserlerinin büyük bir değeri bulunduğunu ve kütüphanede bulunması lazım geldiğini söylemiştir.
(...)
17 Şubat 1939 tarihinde, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'nden gelen yazıda da şunlar yazıyordu:

"1938 senesi haziran ayında donanmada gedikli erbaşlardan birkaçı arasında komünizm cereyanlarının başladığı görülmesi üzerine işe layık olduğu ehemmiyetle el konulmuştur.
Yine bu zümreden olarak halen yurtdışında kaçak bulunan gazeteci Abdülkadir Kemali'nin, Adana'da oturan ve bedelci olarak Niğde'deki piyade alayında askerliğini yapan oğlu Raşit Öğütçü'nün Niğde ve Adana'daki yerlerinde yapılan araştırmada komünizme dair eserler bulunmuş, Askeri Mahkemece yapılan duruşmada askeri isyana tahrik mahiyetinde görülerek beş sene ağır hapis mahkûmiyetine karar verilmiştir."

Hapiste müstear isimle yazdığı ve Yedigün dergisinde yayımlanan şiirlerine dergi editörü yanıt yazar:

"Kayseri'de Bay Reşat Kemal'e, 

Bize tevkifhanenin dört duvarı arasından gönderdiğiniz dört şiiri dikkatle okuduk. Bu kadar özlü ve canlı şiirler veren bir gencin tevkifhanede ne işi var diye düşündük. Okuyanda kuvvetli hayaller uyandıran iyi tasvirleriniz var. Bulunduğunuz yere bir kaza veya bir zan neticesinde düşmüş olmanız mümkündür. Bir an evvel böyle yerlerden kurtularak hayatta layık olduğunuz temiz yerlere gelmenizi temenni ediyoruz."


Cezası biter ve 1943 yılında hapisten çıkar. Hapislik hayatında hayat diplomasını beraber kaldığı "Nâzım Hikmet Üniversitesi'nden mezun olarak alır.
Hapislik arkadaşı "evladım Raşit"e edebiyatta büyük bir hedef verir: "Ben senin, memleketimin en büyük yazarlarından biri olacağına eminim. İnsanların birçok tarafını doğru olarak değerlendirmekte çok yanılmışımdır. Yanılmadığım bir şey varsa, o da bir insandaki sanat kabiliyetidir. Sende sanatkâr malzemesi, yapısı, soluğu mükemmeldir. Sana doludizgin güveniyorum. 
Göreyim seni Raşit, Türk halkının, güzel Türk yurdunun ve güzel dünyanın ve iyi insanların yüzlerini kara çıkarma. Memleketine, halkına, dünyaya ve insanlara layık büyük bir yazar olacaksın. Yolun açık olsun." 


1946 yılında yarım kalan askerliğini bitirmesi sonrası iş arama sürecini ve yazdıklarına el konulmasını anlatır:
"İş peşinde koşup duruyorum. Ne devlet, ne de hususi müesseseler iş vermiyorlar. Sosyalist Emekçi Partisi'nin kapatılması hadisesi dolayısıyla benim evi de aradılar. Tekmil kitaplarımla birlikte şiir, hikâye ve roman müsveddelerimi, yığınla notlarımı alıp götürdüler."
(...)
Yaşar Kemal, "Ben hala şaşarım. Orhan Kemal o güzelim kitaplarını bu dert, bu bela içinde nasıl vakit bulur da yazar? Ona her şeyi soracak kadar onunla arkadaşım, fakat bunu ona soramadım."

Sorulamayan, gerçekten de düşünüldüğünde bu kadar eserin, baskıların acımasızlığına rağmen yaratılması mucize değildir de nedir? Orhan Kemal bunu başarmış ender sanatçılardan biridir.

(IŞIK ÖĞÜTÇÜ - Cumhuriyet Kitap)





Merhaba! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder