24 Temmuz 2022 Pazar

NAKIP ALİ'NİN SİNEMASI

 

  (...) Kütüphaneye doğru yürürken Nakıp Ali'nin sinemasını duymuş muyum diye sordu, göz hizasına gelen rafların birinden Alleben Anıları adında bir kitap çıkarıp elime tutuşturdu, yazarı Ülkü Tamer. Şehri ikiye bölen Alleben, Fırat Nehri'nin koluymuş, eskiden gürül gürül akarmış, şimdi ise cılız bir dere. Şehrin sadece coğrafyasını değil kültürünü de biçimlendirmiş Alleben. Ya Nakıp Ali? Onsuz Antep başka bir yer olurmuş. Antep'in efsanevi sinemacısına göre insan sinemaya gider ve orada görmek istediğini görürmüş... (ZEYNEP GÖĞÜŞ / Yok Çünkü Telafisi - Everest Yayınları)



  "İlkokulu bitirdikten sonra öğrenimimi sürdürmem için babam İstanbul'a göndermişti beni. Yaz tatillerinde, yarıyıl tatillerinde gidiyordum Antep'e. 1949 Ocak'ında yarıyıl tatili için Antep'teydim yine. Kentte son günümdü. Ertesi akşam trenle İstanbul'a dönecektim. O gece annemle babam sinemaya götürdüler beni. Nakıp Ali'nin sinemasına.

  'İki film birden' izledik. Sinemadan çıkarken, Nakıp Ali (Ali Nakıpoğlu) beni gördü. 'Nasıl, beğendin mi filmleri?' diye sordu. 

  'Beğendim ama gelecek program çok güzel. Onu kaçıracağım' dedim. 

  'Niye?' dedi Nakıp Ali. 'Önümüzdeki hafta oynatacağız.'

  'Ben yarın akşam İstanbul'a gidiyorum' dedim. 

  'Talihine küs' dedi Nakıp Ali.

  Ertesi sabah dokuzda bizim kapı vuruldu. Açtım. Bir adam. 'Nakıp Ali seni istiyor' dedi. Sinemaya gittim hemen. Nakıp Ali kapıdaydı. 'Gel, otur' dedi Salonda bir koltuğa oturttu beni. Görmek istediğim filmi on iki yaşındaki o çocuk için, benim için oynattı." (ÜLKÜ TAMER - Alleben Anıları)



Açılmamış bir kitaptan geliyorum

Yalın bir şiirin güzelliğinden

Güzellikten geliyorum, güzelliklerden


ÜLKÜ TAMER







Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder