24 Ekim 2021 Pazar

SOĞUK SAVAŞ DEMOKRASİSİ

 



  O yıllarda acı bir yel esiyordu... Her birimiz bir yere savruluyorduk önünde... Demokrasi geliyordu ülkemize... Demokrasi geldikçe de her korkulan kalemin üstüne biraz zehir, biraz zıkkım serpiliyordu... (MEHMED KEMAL - Acılı Kuşak)


***


  İki türü var demokrasinin: Biri zor olanı, gerçek olanı. Öbürü de kolayı, oyun olanı. Bu ikincisidir, sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin, toprağı, işi olsun olmasın, demogoji ile serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. (İSMAİL HAKKI TONGUÇ)


***


   Demirtaş Ceyhun, Soğuk Savaş Yazıları adlı kitabında şunları yazmıştı:

   "1950 yılında 'atom bombası'nı yaparak 'dehşet tekeli'ni elinden alan Sovyetler'e karşı yeni bir sıcak savaşı göze alamayacağı için, Amerika'nın 'McCarthy' hareketi ile başlattığı bu 'Soğuk Savaş'... özellikle Sovyetler Birliği'ni kuşatan Müslüman ülkelerde yaşanmıştır asıl. Dolayısıyla da Batılı aydınlar zaten yaşamlarını doğrudan etkilememiş bu olguyla fazla ilgilenmemişlerdir. Bu nedenle 'Soğuk Savaş' da bizim sorunumuzdur ve 'Soğuk Savaş' ile yeterince hesaplaşılmadan gerçeğimizi kavrayabilmemiz bizce kesinlikle olanaksızdır."
   Bizim de payımızı alarak son yetmiş yıldır yaşadıklarımız, Soğuk Savaş'ın artığıdır.
   O dönemden kalan cahillik (bilgisizlik), duyarsızlık, bağnazlık, din bezirgânlığı, kişisel çıkar, daha önceki yüzyıllarda toprağımızın insanlarına yaşatılmış olan bin yıllık uykuyla birleşince, cennet ülkemizin cehenneme dönüştürüldüğü günlere geldik. (ÖNER YAĞCI - Cumhuriyet Gazetesi)


***


   "Batı'nın Türkiye karşıtı tutumu, postmodern Haçlı seferidir. Bu saldırıya, selefi - köktendinci söylemle karşı çıkmak, Batı'nın elini güçlendirir. Türkiye bu saldırıyı, Atatürk çizgisiyle, 29 Ekim 1923 kuruluş felsefesiyle göğüsleyebilir. 29 Ekim 1923; ekonomisi, bürokrasisi, ordusu, yargısı, kısacası tüm kurumlarıyla milli bir devlet tasarımıydı. Türkiye'nin kuruluş mimarisi, keyfi bir tercih olmaktan öte, tarihinin dayattığı bir zorunluluktu."
   (...)
  "Düşünsel ve kurumsal anlamda, kuruluş denkleminden uzaklaşan bir devlette neler yaşanacaksa, Türkiye onları yaşamaktadır." (HÜSEYİN ÖZBEK - Utancı Anıtlaştırmak / Doğu Kitabevi)





Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder