10 Ekim 2021 Pazar

CANLANDIRILACAK HÜMANİZM


EDGAR MORIN


   (...) Covid-19 pandemisi sosyal, psikolojik, ekonomik ve kültürel bir kriz hâlini aldı. Morin'in deyişiyle hepsinin toplamından oluşan devasa bir kriz yarattı. Morin'e göre Covid-19'un yarattığı megakriz, küreselleştirilen Batılı paradigmanın içine düştüğü buhranın bir sonucu. Biyosferi bozan, toplumu insancılığın dışına iten, ilerleme adı altında ekolojik felaketlere yol veren, siyaseti ve ekonomiyi de bu kervana takan paradigmayı, Covid-19 pandemisi sırasında biraz olsun düşünme fırsatı yakaladık. Fakat Morin, bunun yeterli olmadığını ve yolumuzu değiştirmek için çabalamamız gerektiğini söylüyor. Peki bunu nasıl başarabiliriz?

Doğanın sahibi ve efendisi olmadığımızı anlamamız gerekiyor

   Büyük bir yaşam krizi yaratan Covid-19 pandemisi sırasında, 'eski normal'e dönüp dönemeyeceğimizi tartıştığımızı anımsatan Morin, bunun da bir kriz hâline geldiğini, asıl tartışmamız gerekenin ise neoliberal kapitalist sistem ve onun hayatımıza yerleştirdikleri olduğunu belirtiyor. Olağanlaştırılan krizlere ve özgürlük-güvenlik ikilemine, tüketim kültürüne, dijitalleşmeye, ekonomi-ekoloji çelişkisine yoğunlaşma zorunluluğundan bahsediyor. Bu tartışmaların sağlıklı bir zihinle yürütülebilmesi, devrim ya da toplum projesinden önce, yazarın ifadesiyle bir yol değişikliği sayesinde mümkün olabilir.

   Morin, yeni bir politik-ekolojik-ekonomik-sosyal yoldan söz ediyor. Bunun merkezine ise toplumu insancıllaştırmayı ve yeniden canlandırılacak bir hümanizmi koyuyor. Yazarın yol tasavvurunda şunlar yer alıyor:

   - gıda, tarım ve doğa politikaları,

   - büyümenin ekoloji temelli sürdürülmesi,

   - refahın herkesi kapsayacak şekilde planlanması,

   - uzmanlığın ve liyakatin esas alınması,

   - ekonomik oligarşilerin iktidarının frenlenmesi,

   - yurttaş katılımlı demokrasi reformu,

   - dayanışma siyaseti,

   - benmerkezciliği terk edip sorumluluğu hatırlatma,

   - insan topluluğuna üye olma bilinci uyandırma,

   - göçmenleri ve yerli halkları koruma,

   - doğaya uygun yaşama,

   - su politikası üretme,

   - birliği ve çeşitliliği beraberce savunma,

   - dünya kimliği yaratma,

   - tehlike ve tehditlere karşı kişileri uyanık tutacak umudu yeşertme.

   Morin'in yol tasavvuru, ütopya ve gerçekçilik sınırında bulunuyor, umudu ve sevgiyi içeriyor. Bir megakriz ortamında yazarın önerileri, belki uzak geçmişten kalan romantik öğeler barındırıyormuş izlenimi verebilir. Fakat her büyük kriz ânında dönüp geçmişe baktığımız dikkate alındığında, tüm bunları es geçemeyiz...

   (ALİ BULUNMAZ - BİRGün Kitap) 


 

    

   

  








***


"Çalışmak bizi üç büyük kötülükten uzak tutar: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk."

(VOLTAIRE, Candide ya da İyimserlik)


   (...) Candide, dünyanın en güzel gerçeklerinden birini, çalışmayı, emeği yücelten, üstelik insanlardan can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu alıp götüren bir gerçeği, İstanbul'da, yaşlı bir Türk bahçıvandan öğrenir: "Bahçemiz ile uğraşmamız gerekir."

   Bu özlü söz geniş anlamda ele alınırsa Voltaire'in okurlarına verdiği bir ahlak dersi olarak kabul edilebilir: Bahçemizi ekelim, temiz kentler inşa edelim, insanlar için yararlı ürünler yetiştirelim, kıraç toprakları tarıma açalım, kısacası Voltaire'in Ferney'de yaşadığı gibi bir yaşam sürelim. Üst tarafı ile ilgilenmeyelim.

    Yaşam ne çok iyi ne çok kötüdür. Yaşamı böylece kabul etmek ve olanaklarımız ölçüsünde iyileştirmemiz gerekir. Nasıl mı? Çalışarak, ahlaklı, mütevazı ve sabırlı olarak.

   Gerçek bilgelik insanın kendisini (iç bahçesini) tanımaktan ve kendi doğal çevresini değiştirmeye çalışmaktan başka bir şey değildir... (ZEYNEL KIRAN - Cumhuriyet Kitap)













Merhaba! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder