31 Ocak 2021 Pazar

AYNI GEMİDE DEĞİLİZ


Daha önce bir araya getirilmemiş iki şeyi bir araya getirirsiniz. 

Ve dünya değişir.

İnsanlar bunu o zamanlar fark etmeyebilirler ama bu önemli değildir.

Dünya yine de değişmiştir.

JULIAN BARNES


***


   Pandemi sırasında emekçiler 3,7 trilyon dolar kaybetti, zenginlerse 3,9 trilyon dolar daha zenginleşti. Öte yandan sadece en zengin 10 kişinin pandemide servetlerine kattığı miktarsa dünyadaki herkesi aşılamaya yeter de artar.

   Pandeminin başından beri hükümetlerin ve patronların "hepimiz aynı gemideyiz" savunusuna karşın tüm dünyadaki emekçiler müdahale edilmediği takdirde geri döndürülemez bir şekilde yoksullaştı. Buna karşın pandemi sırasında patron sınıfının en tepesinde oturan milyarderlerse servetlerini emekçilerin kaybettiği miktarın üzerinde arttırdı. 

   Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) son raporuna göre işçiler salgın sırasında 3,7 trilyon dolar gelir kaybetti. 

   Patronların gemisinde bayram var

  Hayır kurumu Oxfam ise Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Amazon'un sahibi Jeff Bezos ve Tesla'nın CEO'su Elon Musk'ın da aralarında bulunduğu milyarderlerin, dünyanın çalışan sınıfının son yılların en zor döneminden geçmesine karşın Covid-19 pandemisi sırasında servetlerinin arttığını duyurdu. 

  Davos Dünya Ekonomik Forumu'nun sanal toplantısının arifesinde yayınlanan "Eşitsizlik Virüsü" raporuna göre, dünyadaki milyarderlerin kolektif serveti 2020 yılının Mart ve Aralık ayları arasında 3,9 trilyon dolar artarak 11,95 trilyon dolara ulaştı. 

  Oxfam, LVMH CEO'su Bernard Arnault, Microsoft CEO'su Bill Gates ve Facebook CEO'su Mark Zuckerberg'inde aralarında bulunduğu dünyanın en zengin 10 patronunun aynı dönemde servetlerini 540 milyar dolar arttırdıklarını söyledi. 

  Sadece en zengin 10 kişinin pandemi sırasındaki kârı, herkesi aşılamaya ve daha fazlasına yeter. 

  (soL Haber) 




***


  "Büyük sarsıntıya hazır tek bir parti bile yoktu. Herkes düşünüyor, düş kuruyor, seziyor, tahmin etmeye çalışıyordu... Devrim mi? Olmayacak kadar gerçekdışıydı. Herkes devrimin bir gerçek olmadığını, bir düşten öteye geçmediğini biliyordu. Güç ve uzun yıllar düşü. Birçok kuşağın düşü... Oysa inanmasam da genç sekreterin sözlerini otomatik olarak tekrarlıyordum: Evet, bu devrimin başlangıcı." 

  Rus sosyalist hareketine yakın gazetecilerden Nikolay Nikolayeviç Himmer, bilinen adıyla Suhanov'un, Çarlığın yıkılışını haber aldıktan sonra kaleme aldığı yukarıdaki satırlar, devrim anlarının aslında ne kadar beklenmedik patlamalar olduğunu özetliyor.

   Bugün de dünya benzer bir kırılma anının içinden geçiyor.

   Tunus'tan Hindistan'a, Fransa'ya ve emperyalist sistemin merkezinde yer alan ABD'ye değin süren halk hareketleri, Batı emperyalizmi ve onunla göbek bağı olan siyasal sistemlerin içine girdiği açmaza ve sınıfsal taleplerin yükselişine işaret ediyor.

   Emperyalist merkezler yanıyor

   İnsanlık, Sanayi Devrimi'nden bu yana devam eden ve süreç içerisinde ilerici karakterini kaybeden, sömürgeci ve son tahlilde gerici bir karaktere bürünen kapitalist zehri adeta kusuyor. 

  ABD-İsrail dostu Narendra Modi iktidarının hüküm sürdüğü Hindistan tarihin en kitlesel grevlerine ve köylü eylemlerine sahne olurken, dünyanın diğer ucu Tunus'ta, Arap Baharı'nın 10. yıl dönümünde halk yoksulluk ve yolsuzluk karşıtı taleplerle tekrar sokaklara inmiş durumda. 

   Avrupa başkentlerinde de durum benzer şekilde seyrediyor; Paris başta olmak üzere Fransa'nın dört bir köşesinde, Rotschild'lerin bankeri Macron iktidarına karşı eylemler sertleşerek sürüyor. Manş Denizi'nin diğer yakası İngiltere'de de salgın karşısında çaresiz kalan ve vatandaşlarını adeta ölüme terk eden Boris Johnson hükümeti devrilmenin eşiğinde. 

  Emperyalizmin Batı Asya'daki karakolu İsrail'de de durum farklı değil. Son yıllarda üst üste yapılan seçimlere rağmen siyasi istikrarı bir türlü sağlayamayan iktidar sahipleri, halkın ekonomik ihtiyaçlarının yanı sıra yükselen barış taleplerine karşı bir cevap üretmekten aciz durumda. 

   Atlantik sisteminin hükümdarı ABD'yi de yangınlar sarmış durumda...

   (...) küresel ölçekte yaşanan ekonomik, siyasal ve sosyal kırılma, salgın örtüsünün kalkacağı önümüzdeki günlerde kendini daha kuvvetli bir biçimde gösterecektir.

  O günler geldiğinde, emperyalist başkentler ve küresel sistemle göbek bağını kesmeyi reddedip, neoliberal siyasetleri sürdürmeye çalışan iktidarların olduğu ülkelerde, ABD'deki Kongre Baskını'na benzer eylemler sıradan hale gelecektir.

  CIA'nin yeni direktörü William J.Burns de şu ifadeleriyle yenilgilerini itiraf etmektedir; "Yeni bir gerçekliği yaşıyoruz. ABD artık eskiden olduğu gibi kendi söylemlerini dayatamaz (...) Amerikan hegemonyasını restore etmek seçenekler arasında değil."

   ABD'nin yeni yöneticilerinin de kabul ettiği üzere, ABD artık dünyanın merkezinde olmadığı gibi dünyanın geri kalanı da kendini onun tercihlerine göre şekillendirmeye mecbur değildir. 

  Uluslararası ilişkiler artık ABD ve diğerleri olmaktan çıkmakta, bağımsız ve eşitler arası bir yapıya doğru ilerlemektedir.

  Batı emperyalizminin silindiği, çok kutuplu olmanın yanı sıra sınıf mücadelesinin yükseleceği bir dünyaya ilk adımlarımızı atıyoruz.

   Çelişkilerin evrildiği, merkezin rolünü kaybettiği ve belki daha uzun süreler merkezin olmayacağı bir dünya...

   Ve emekçilere dayanmayan, onları karşısına alanların var olamayacağı bir dünya...

   "Birçok kuşağın düşü" bu sefer küresel ölçekte ve hiç olmadığı kadar gerçekleşmeye yakın. 

   (ONUR SİNAN GÜZELTAN - Aydınlık Gazetesi)


***


"Dünya gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olur."

ALBERT SOREL




Merhaba!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder