10 Mayıs 2020 Pazar

BÜYÜKLERE(!) YALAN GİBİ BİR HİKÂYE




Çocuğa kim demiş küçük bir şey
Bir çocuk belki en büyük şey

(ABDÜLHAK HAMİT TARHAN)



***






   Gyeongsu Kang tarafından yazılıp çizilmiş kitabın İngilizce adı "The Stories Shouldn't Be True." Yani "Bu Hikâyeler Gerçek Olamaz." Korece adından doğrudan çevirirsek "Yalan Gibi Bir Hikâye."  
   "Yalan Gibi Bir Hikâye" dünyanın farklı yerlerinden çocukların öykülerini anlatıyor. Gayet kısa ve vurucu bir biçimde. Öykü, odasındaki oyuncaklardan, boyalarından anladığımız kadarıyla iyi koşullarda yetişen, mutlu görünen Koreli bir çocuğun sözleriyle açılıyor: "Merhaba, benim adım Sol. Resim çizmeyi seven haylaz bir çocuğum. Hayalim bir sanatçı olmak." Hemen ardındaki sayfada üstü başı kömüre bulanmış, elindeki çekiciyle başka bir çocuğu görüyoruz: "Merhaba, benim adım Hasan." Hasan Kırgızistan'daki bir madende elli kilonun üzerinde kömür taşıyor sırtında. "Aç kardeşinizi düşününce, buna katlanabiliyorsunuz," diyor. Ardından Hindistanlı Panee geliyor. Bir halı fabrikasında günde on dört saat çalışan ve ailesinin borçlarını ödemek isteyen çocuk. Sonraki sayfada yarı çıplak vücudundaki kemikleri sayılan Ugandalı bir çocuk, Giyambu, var. Giyambu'yu bir sonraki sayfada viran bir mezarlığın kıyısında çömelmiş, belki içinde bulunduğumuz şu günlerde bize bir nebze daha "gerçek" gelebilecek, şeyler derken görüyoruz: "Pahalı ilaçlara, sağlık birimlerine ulaşmak zor olduğu için Uganda'da her yıl 110 bin çocuk sıtmadan ölüyor." Giyambu da sıtma... Ardından sokakta köpeğiyle yalnız başına yaşayan Romanyalı Elena geliyor. Sonra yıkılmış binaların arasında oturmuş, anne ve babasını bekleyen Haitili çocuk Renee. Haiti'deki büyük depremde pek çok çocuğun ailesini kaybettiğini de öğreniyoruz böylece... Bir sonraki sayfa, en sert gerçeklerden birini çarpıyor yüzümüze: Çocuk askerler. O çocuklardan biri olan Kalami'nin sekiz yaşındayken Kongo'daki savaşa katıldığını, aradan üç yıl geçtiğini, kalp hastası olduğunu öğreniyoruz. Acaba Kalami normale dönebilecek mi, iyileşecek mi?
   Tüm bunların ardından elinde fırçası, yüzünde şaşkın bir ifadeyle Koreli çocuk Sol'ü görüyoruz tekrar ve bize soruyor: "Yalan mı söylüyorsun?" Son sayfada kitapta bahsi geçen bütün çocuklar bir arada ve adı anılmayan yüzlercesi daha... "Hayır, bu bizim tıpkı bir yalana benzeyen gerçek hayatımız."
   Yazarın, kitabın sonundaki notu, yukarıda bir paragrafla geçiştirmeye çalıştığım konuyu da biraz daha açıklayıcı kılıyor:
   "Dünyanın global bir köy olduğunu söylüyoruz. Hızlı trenler, uçaklar, dünyanın bir yanından öbür yanına bizi hızlıca ulaştıran teknolojik gelişmeler... Ama birkaç yıl önce bir belgeselde gördüğüm dünya çok çaresizdi. O dünyada doğal afetler, yoksulluk, açlık ve savaş vardı. Ama daha acısı bunların hepsinin ortasında kalan çocuklardı. Söz ettiğim şeyleri haberlerde sıkça duyuyoruz ve bunlar bize uzak bir dünyaya aitmiş gibi geliyor. Zihnimiz ve kalbimiz dünyanın geri kalanına açık değil. 
   Bu kitabın hikâyesi aklıma birkaç yıl evvel, bir belgesel izlerken geldi. Bu hikâyeyi yazmadan önce dünyanın geri kalanındaki hikâyeleri pek umursamazdım. Hepsinin çok uzaklarda gerçekleşen şeyler olduğunu, âdeta yalan olduklarını düşünürdüm. Oysa gerçek tam anlamıyla yalan gibi. Ama var ve kalbimi kıran inanılmaz şeyler olmaya devam ediyor. Ben de bu kitapta bunu anlattım. 
  Bir kitapla her şeyi değiştiremeyiz belki ama gerçekleri yansıtan küçük değişimler bizi ilgilendirir. Herkesin mutlu mesut yaşadığı global bir köy olamaz mıyız yeniden? Onlarca yıl sonra bu kitaba bakıp 'Hiç böyle şey duydun mu? Yalan olmalı.' deriz belki. O günü dört gözle bekliyorum."

     
BURCU YILMAZ
(Cumhuriyet Kitap)



***



   "Büyükler çoğu zaman çocukları dinlemiyor, onlarla konuşmuyor, her şeyden önce de onların söylediklerine inanmıyorlar. Ne yazık, çünkü kendilerinin çocuk olduğu zamanları bir hatırlasalar, evet onların küçük ama bazı anlarda da sadece boy olarak küçük olduklarının farkına varacaklar!"

LUIGI BALLERINI
(Doğaya Fısıldayan Çocuklar)







Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder