23 Şubat 2020 Pazar

ŞAİRİN YAZDIĞI




   (...) bir şairin baştan sona, yani yaşadığı hayat boyunca belli izlekleri olur. Kim ne derse desin, niceliksel olarak, biçimsel olarak şiir serüveninde farklılıklar görülse de, özde aynı şeyi yazar. Yves Bonnefoy'nun, "ben ömrüm boyunca çocukluğumu yazdım" dediğini okumuştum bir yerde. Melih Cevdet Anday da eni konu "ölümsüzlük", "zaman", "sonsuzluk" gibi izlekleri sürdürmemiş midir? Behçet Necatigil'in şiir yelpazesi çok renklilik gösterse de, o yine de "evlerin şairi" olarak bilinmez mi? Ya Edip Cansever? İstediği kadar dramatik dili, geleneksel dili, dizeci anlayışı kullanmış olsun, "Otellerin", "yalnızlıkların", "yabancılaşmanın" şairi demez miyiz?


SALİH BOLAT
(Söyleşi: AHMET ÖNEL - Cumhuriyet Kitap)



***



"Şiir, bilinen sözcüklerle bilinmeyen sözler oluşturmaktır."

    
MELİH CEVDET ANDAY



***



   Bir kırlangıçla uçuşu arasındaki ilişki nasıl açık seçikse, sözcükle şiir arasındaki ilişki de açık seçik olmalı. Bu ilişkiyi güneş ışığıyla (yani şiirsel imgeyle) güneş saati (yani anlam) arasındaki ilişkiye de benzetebiliriz. Biliyoruz ki, gece karanlığında ve bulutlu havada güneş saati zamanı göstermez. 


AYTEKİN KARAÇOBAN
(Söyleşi: HAYDAR ÜNAL - Cumhuriyet Kitap)



***



Kimdir ozan
Belki biraz fazla pay almış olandır fırtınadan
Belki güneşe biraz daha yakın
Ya da bir sokak lambasıdır
Gündüz de yanan


A. KADİR PAKSOY
(Şiirin Kıyılarında)









Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder