14 Ocak 2023 Cumartesi

BENİ BEKLEME KAPTAN

                                   Hiroşima'da öleli                                      

oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım,

büyümez ölü çocuklar.


Saçlarım tutuştu önce,

gözlerim yandı kavruldu.

Bir avuç kül oluverdim,

külüm havaya savruldu.



  Nâzım'ın son günlerinde Vera, Merkez Çocuk Tiyatrosu'nun isteğiyle bir oyun yazmaktadır. Oyunun adı "Turnalar"dır. Aslında ilk başta Nâzım'dan isterler bu oyunu. Ancak Nâzım bu işi Vera'ya bırakır. Vera, Hiroşima'da külü havaya savrulan kız çocuğunu okuya okuya yazmaya çalışır oyunu. Ve çocukların bin turnası bir çocuğu diriltecektir. İnanç bu... Kâğıttan turnalar uçururlar, anka gibi küllerinden doğacak çocuklar için.
   Acının alkışlarına bıraktığımız 3 Haziran'dan yirmi gün sonra Hiroşima Kâğıt Turnalar Derneği'nden Nâzım'ın mezarına bin tane turna kuşu uçar.

    (BERFİN ŞENGİL - BirGün Gazetesi)


***


   (ZEYNEP ORAL - Cumhuriyet Gazetesi)

  Yıl 1992. Nâzım Hikmet Kültür Sanat Vakfı olarak, şairin 90. yaş günü kutlamaları için kolları sıvamışız, tüm hazırlıklar tamamlanmış. Paneller, açıkoturumlar, şiir, müzik geceleri vb...
  Bir akşam evimdeyim. Telefon çaldı. San Fransisco'dan Joan Baez arıyor. Sohbet ediyoruz. Şu sıralar ne yapıyorsun deyince, ben de Nâzım Hikmet kutlamaları için hazırlıkları anlatmaya başladım. Zaten şairin İngilizce tüm şiirlerini okuduğunu ve ona hayranlığını biliyorum... Genco Erkal ve Zülfü Livaneli'li geceden söz edince çok heyecanlandı. Gülerek "Ben de geleyim" dedi. 
    Ben daha çok güldüm. "İmkânsız" dedim, "Vakfın çok az parası var, sana konser kaşesi ödeyemeyiz."
    Çok bozuldu. "Senden kaşe isteyen mi oldu! Ne ayıp!" dedi.
   "Uçak bileti de alamayız" deyince, "Ben kendim alırım" deyiverdi...
  "Ama hiç paramız yok, otel odası da tutamayız" dediğimde ise "Evinde yere bir şilte de mi atamazsın!" diye şakacıktan öfkelendi.
   Sonra her sözcüğün üzerine basarak şöyle dedi: "Bak yanlış anlama, oraya gelip sizlerle Nâzım'ın yaş gününü kutlarsam, kendime bir yaş günü hediyesi yapmış olacağım." (Onun yaş günü 9 Ocak)
    Uzatmayayım: Uçak biletini aldı, coşkusunu, sevincini aldı, bir de gitarını aldı ve İstanbul'a geliverdi.
  Bütün kutlamalara katıldı. Nâzım'ın dostlarıyla tanıştı. Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi Vera'yla bol bol birbirlerine sarılıp ağlaştılar.


ZEYNEP ORAL & JOAN BAEZ


   Her 15 Ocak'ta Sarıyer Belediyesi'nin organizasyonuyla, Nâzım Hikmet dostları Tarabya Oteli'nin önünden, Boğaz'a karanfiller bırakır. Artık gelenekselleşmiş bir törendir bu... Nâzım Hikmet'in 17 Haziran 1951'de, Refik Erduran'ın kullandığı küçük bir deniz motoruna atlayarak İstanbul'dan ayrıldığı yerde, karanfiller Boğaz sularına kapılıp gider...
     İşte yine o törendeydik. Joan Baez, suda uzaklaşan karanfillere baktı baktı, "Her karanfil, sizin büyük şairinizin bir dizesi sanki... Buradan yola çıkıp her zerresi kim bilir nerelere uzanacak" dedi.
   Öyleydi. Sonra denize ulaşamamış, kıyıda taşa takılmış bir karanfili gördü. Canı sıkıldı. "Bak, o hangi şiir biliyor musun?" dedim ve "Mavi Liman" şiirini ona söyleyiverdim:


Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.

Seyir defterini başkası yazsın.

Kubbeli, çınarlı mavi bir liman.

Beni o limana çıkaramazsın...






Merhaba!
       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder