7 Kasım 2021 Pazar

JEAN - JACQUES ROUSSEAU

 

  - Bugün yalnız kalmışsın. Sana arkadaşlık edeyim. Nereye gittiler?

  - İstasyon lokantasına.

 - Hımm! Trencilerle ahbaplık edecekler. Birlikte gitmeliydin. Eğitimciliği meslek edinen insanın her sınıf halkı yakından tanıması iyi olur. - Baksana yavrum! Garson! Bir kırkdokuzluk. - Rousseau gibi, çocuğu çevresinden ayırıp da yetiştirme olanağı bulunmadığına göre... - Sen içmiyor musun?

  - Hayır.

  - Pekâlâ. Ben insanları tabiatlarının dışına çıkmaya zorlamam. Ne diyordum?... olanak bulunmadığına göre, çevreyi şöyle bir gözden geçirmek yararlı olur. Madem ki çocukları dış hayattan ayıramıyoruz, öyleyse onlara hayatı göstermeliyiz.

   - Ya hayat kötü ise?

  - Kötüyü gösterir, iyiyi öğretiriz. Ben felsefe hocası olsaydım, bir yandan çocukları yer yer gezdirir, bir yandan da onlara Rousseau'yu okurdum.

   Süleyman güldü:

   - Yalnız Rousseau'yu mu?

   - Evet, yalnız Rousseau'yu. Düşünmek isteyen insan için Rousseau bir hazinedir.

   - Fakat her zaman aynı adamın düşünceleri üzerinde düşünmek, düşünmek değil, geviş getirmektir.

   - Geviş getirmek ha? Bunu Rousseau için söylüyorsun öyle mi?

   - Kim olursa olsun! Bir tek insana bağlanmak, kafayı bir tek kalıp içine sokmaktır.

  - Geviş getirmek! Kalıp içine sokmak! Öyleyse sen Rousseau'yu tanımıyorsun daha. On kişide parça parça bulacağın şeyleri onun bir kitabında bulabilirsin. İstibdadı mı anlatmak istiyorsun? Rousseau onu çoktan anlatmış: "Zorbalık yönetimi, uyrukları mutlu etmek amacıyla yönetecek yerde, hükmetmek için onları sefil hale sokar." Özgür olmayışın sonucunu mu öğrenmek istiyorsun? Oku: "Bir ulus, sadece boyun eğeceğine söz verirse, bu hareketiyle kendisini dağıtır, ulus olmaktan çıkar." Bir tartışma konusu mu gerek? Al sana: "İnsanlık mı yüz kadar adamın malıdır, yoksa bu yüz kadar adam mı insanlığın malıdır? Bazı kimseler..."

   - Yine Rousseau.

  - Evet, Rousseau. Hep Rousseau. Her zaman Rousseau. Onda ne yoktur ki? Hayat, devlet, sanat, her şey, her şey...

   (CEVDET KUDRET - Havada Bulut Yok)




Rousseau'nun mezarında, "Burada doğanın ve doğruluğun adamı yatmaktadır" yazar.

  

 Jean-Jacques Rousseau, döneminde ve günümüzde düşünceleri ve özel yaşamı nedeniyle şiddetli eleştiri ve saldırılara uğramış olan bir düşünürdür. 

   Öncelikle vurgulanması gereken Rousseau'nun bir siyaset yazarı olduğudur. 

   İtiraflar' da Venedik'te bulunduğu yıllarda, "Her şeyin köktenci bir biçimde siyasete bağlı olduğunu gördüm." der. Emile' de ise "Bunalım ve Devrimler yüzyılına yaklaşıyoruz" öngörüsünde bulunur.

   Haber verdiği Fransız Devrimi, "sadece tek bir ulusa değil, bütün insanlığa eşitlik ve özgürlük kapılarını aralayan bir dönüşüm olarak yorumlanmıştır."

  Rousseau, Toplum Sözleşmesi' nde halk egemenliğini ve yurttaşlar arasında eşitliği gözeten düşünceleriyle  Devrim'i doğrudan etkilemiş ve bunun sonucunda Devrim'in düşmanları ve liberaller, Rousseau ve özellikle Toplum Sözleşmesi' nde baskıcı, Terör Dönemi' ni esinleyici ögeler görmek istemişlerdir.

  Devrimin sağladığı kazanımlardan ve eşitlikten yana olanlar ise Rousseau'yu özgürlüğün ve demokrasinin düşünürü olarak selamlamışlardır.

Rousseau ilk gerçek devrimcidir. (Arnold Houser)

  Rousseau ilk söylevinde, bilimler ve sanatların "insanların zincirlerini çiçeklerle örten ve kralların tahtlarını güçlendiren" bir metaya dönüştüğünü savunur. Ona göre "Kötülüğün ilk kaynağı eşitsizliktir."

   Eşitliğin olmadığı, acımasız rekabetin, bencilliğin, zenginleşme hırsının egemen olduğu toplum durumunda yarı aydınlar, türdeşlerinin üzerlerine basarak sivrilmek isteyenler için bilim ve sanatlardan bir kötülük kaynağı yaratırlar.

   Bu koşullar altında sanat, edebiyat, bilim ve felsefe güçlüler ve zenginlerin hizmetindedir. "Fransız Devrimi'yle tarihte ilk kez bilim ve teknoloji halkın ve devrimci güçlerin kontrolüne geçmiş ve toplumsal ilerleme yönünde kullanılmıştır." 

   (MUSTAFA HAZIM BAYKA - Cumhuriyet Kitap)




Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder