21 Kasım 2021 Pazar

BATI'NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

 

   Polonya-Belarus sınırında yaşanan sığınmacı trajedisi tekil değil. Dünyanın dört bir tarafında benzer sahneler yaşanıyor. Daha iyi bir yaşam umuduyla Doğu'dan Batı'ya, Güney'den Kuzey'e doğru yaşanan göçü hiçbir bariyer durduramıyor. Kavimler göçünü aratmayan bu durum kapitalist-emperyalist sistemin eseri. Kapitalist sömürünün emperyalist saldırganlığı ve despot rejimlerin hükmü sürdükçe, 'yeryüzünün lanetlileri'nin göçü de devam edecek.


(Fotoğraf: AA)


   Kapitalist-emperyalist dünya sisteminin açlığa, savaşlara, çatışmalara mahkûm ettiği milyonların daha iyi bir yaşam umuduyla yaptığı yolculuk devam ediyor. Kapitalist-emperyalist sistemin kriziyle birlikte bu göç akını son yıllarda daha da artmış durumda. Yoksulluğun girdabında debelenen güney yarım küreden kuzeye, doğudan batıya doğru yaşanan göç akını adeta 'kavimler göçü'nü andırıyor.

   Her yıl on milyonlarca kişi savaştan, çatışmadan, açlık ve yoksulluktan dolayı yerini, yurdunu terk ederek gelişmiş ülkelere gitmeye çalışıyor. Daha fazla kâr, daha fazla sömürü uğruna eşitsizliği, adaletsizliği her geçen gün daha da derinleştiren egemenler, 'yeryüzünün lanetlileri'nin bu akınını durdurmak için seferber olmuş durumda. 

   Sermayenin serbest dolaşımı için sınırları kaldıran Batılı emperyalist ülkeler, söz konusu yoksullar olunca sınırlara duvarlar örüyor, tel örgüler çekiyor, muhafız güçlerine milyar dolarlar akıtıyor. Yeter ki kendi müreffeh adalarına 'baldırı çıplaklar' gelmesin. 

   Avrupasından Amerikasına, Avustralyasından Kanadasına küresel köyün efendisi güç merkezleri göçmen dalgasını kırmak, engellemek için bayraktarlığını yaptığı 'insan hakları', 'serbest dolaşım', 'özgürlükler' gibi her türlü değeri ayak altına alabiliyor. Sınır boylarında muhafız alayları, paramiliter milisler, ırkçı faşist gruplar duvarları aşmaya çalışanlara saldırıyor, dövüyor, öldürüyor.

   Bugün kitlesel şekilde yollara düşmek zorunda kalarak mülteci durumuna düşen Iraklılar, Filistinliler, Afganistanlılar, Suriyeliler, Somalililer, Yemenliler, Sudanlılar, Malililer, hepsi emperyalist yıkım politikalarının sonucu. Egemenler ülkelerini ateşe attıkları milyonları, ülkelerine sokmak istemiyorlar. 

   (...)

   Göç Araştırmaları Derneği kurucularından, akademisyen Doç. Dr. Polat S. Alpman göçmen akışını değerlendirdi. Alpman, "Birdenbire dünyada niye göç dalgası başladı dersek en temel nedeni eşitsizlik ve ayrımcılık politikasının sürdürülemez hale gelmesi. Kapitalizmin 'altın çağı' bitti ve cehennem eşiğine geldik. Bu eşiğin en ağır faturasını en yoksul ve en ezilen halklar ödüyor. Bu onların tek başına taşıyabileceği yük değil" ifadelerini kullandı.

   Uygulanan politikalara dikkat çeken Alpman, "Dünya sürekli hareket etmeye uygun değil fakat bu eşitsizliğin de giderilmesi lazım. Onarıcı politikalar geliştirmeden sadece göçü önlemeye yönelik politikalar geliştirmeye çalışmak sonuç üretmez" dedi. 

   Göç dalgasına karşın devletlerin sınırları yükseltmesinin çatışmayı arttıracağına vurgu yapan Alpman şu ifadeleri kullandı: "Dünyadaki eşitsizlik giderek artıyor. Radikal ayrımlar var. Mesela bir taraf Mars'a giderken bir tarafta da onların yağmur suyunu almaya çalışan şirketler var. Giderek yoksullaşan, en temel sağlık ihtiyaçlarını gideremeyen geniş yığınlar ve kalabalıklar var. Savaşlara, ekolojik afetlere temas etmeden sadece bu ekonomik eşitsizlik bile çok ciddi bir tablo çıkarıyor karşımıza. Bunu çözmenin yolu sınırları güçlendirmek, sınırları yükseltmek değil. Bu politika sadece çatışmayı arttırır ve dünyanın gittiği yer de bu. Polonya sınırında yaşanan da bunun bir örneği. Devletler göçmenleri koz olarak kullanıyor. (İBRAHİM VARLI - BirGün Gazetesi) 


Karikatür: SAİT MUNZUR




Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder