4 Temmuz 2021 Pazar

GÖZYAŞINI GÜLMECEYE ÇEVİREN SİMYACI



 
   Aziz Nesin konuşsun, o anlatsın biraz da. Elitliğin tillahını anlatsın. Yanlış kelimeler kullanmayan, anlam kaypaklıkları yapmayan, neyse onu apaçık söyleyen elit Aziz Nesin. 1960 yılında Darüşşafakalılar Günü'nde anlatıyor:
   "Aşınmış basamaklarından çıkıyorum. O basamakları aşındıran binlerce küçük ayaktan biri de benimkilerdi. Salonda eski Darüşşafakalılar toplanmış. Her şey otuz üç yıl önceki gibi. Boğazıma bir yumruk geldi oturdu. Konuşmak için beni mikrofon başına çağırdılar. İçim doluydu, söyleyecek sözlerim çoktu. Darüşşafaka beni iki yıl bağrına basmasaydı, şimdi ben okuryazar bile değildim. Ben Darüşşafaka'ya babasız olarak girdim. Ama iki yıl sonra babam çıkıp geldi. Babama kavuşmanın sevinci, babasız arkadaşlarımın ekmeğini yemenin acısına karıştı. On bir yaşımın küçük omuzlarına çöken bu ağırlığa dayanamadım. Hiç kimseciklere bugüne değin bir şey söyleyemeden Darüşşafaka'dan kaçtım. Şimdi bunu itiraf edip biraz rahatlıyorum. Onun için Darüşşafaka'ya borcum sizinkilerden çoktur. Ben yarım Darüşşafakalıyım, bu da benim büyük eksikliğimdir. Bu itiraftan sonra bir hıçkırık boğazımı tıkadı. Ben gittim. Benim yerime, mikrofonun başına on bir yaşındaki 917 numaralı Darüşşafakalı Nusret geldi. Dudaklarım büzüldü, ağlamaya başladım." 

    Sessizlik, lütfen. Biraz susalım. Susalım...

    Define peşinde koşan babanın izini kaybettirdikten yıllar sonra dönüp gelivermesi yüzünden hakkı olmayan bir şeyi almış gibi hisseden mini mini bir Aziz Nesin. Babası olmayan çocukların kabul edildiği Darüşşafaka'da okurken babasının eve dönmesi ile yalancı gibi hisseden, babasız bir çocuğun hakkın yediğini düşünerek okuldan kaçan ve bu yükü ömrü boyunca taşıyan bir güzide, elit... (AYŞE ŞULE SÜZÜK - soL Haber) 


***


   İnsanı güzellemenin beşiği olan toprağımızın 20. yüzyılına damga vuran bu büyük kahramanlardan biri de, "Ulusunu, halkını, insanı ve bütün dünyayı sevmiş olmanın bedelini ödeyen insanların ne ilkiyim ne de sonuncusu..." (Bir Tutam Aydınlık) diyen Aziz Nesin'dir.
    Ülkemiz hâlâ onun sesine, tavrına, çığlığına, korkusuzluğuna gereksinim duyuyor. O, örnek bir aydının, öncü bir yazarın, dirençli bir edebiyatçının, sevdalı bir yaşam ustasının, ölümsüzlük ve özgürlük arayışının önemli bir doruğudur.
    O, bir aydınlık öncüsüdür ve onun örnek yaşamından süzülen yapıtları aydınlığımıza eklenen en zengin gıdalardır.
    O, gözyaşını gülmeceye çeviren bir simyacı gibi ömrü boyunca hep aydın olmanın gereklerini yerine getirdi. 
  Yaşadığı yıllar boyunca halkına borçlu olduğunu, borcunu ödemek zorunda olduğunu hiç unutmadı. Tüm yazdıklarında görülen bu borçluluk düşüncesi, ülkesine hizmet etmeyi kendisine borç bilen bir aydının düşünceleridir. (ÖNER YAĞCI - Cumhuriyet Gazetesi)     


Karikatür: SEMİH POROY




Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder