30 Ekim 2016 Pazar

MEDENİYET DEDİĞİN




   Fransa 1958 yılına kadar sömürdüğü Afrika ülkelerini, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra da haraca bağlamış. Fransa'nın bu ülkelerden 'koloni vergisi' adı altında, her yıl yüklü miktarda para aldığı belirtiliyor. Fransa'nın 14 eski sömürgesinden her yıl yaklaşık 500 milyar dolar para aldığı kaydediliyor.
   Fransa'nın Afrika ülkeleri üzerindeki fiili sömürgeciliği bitmiş olsa da malî sömürüsü hala devam ediyor. Fransa, bağımsızlığını kazanmış olan eski sömürgelerinin bütçelerinin büyük bölümünü değişik adlar altında kendi merkez bankasında topluyor.
   Bu ülkelerin yıllık gelirlerinin yüzde 85'i her yıl Fransa Merkez Bankası'nda toplanıyor. Kalan yüzde 15 ile ekonomisini yürütmeye çalışan Afrika ülkeleri, mali sıkıntı yaşadıkları takdirde, Fransa Merkez Bankası'na yatırdıkları kendi paralarını borç olarak almak zorunda. Kendi paralarından borç almaları da kısıtlanan Afrika ülkeleri, bir yıl içerisinde Fransa'ya verdikleri paradan en fazla yüzde yirmi oranında borç alabiliyor. Ülkenin daha fazla borç istemesi durumunda Fransa'nın vetosuyla karşılaştığı kaydediliyor.
   Fransa aldığı bu parayı, sömürge döneminde işgal altında tuttuğu ülkelere inşa ettiği binalar ve altyapılar karşılığında aldığını savunuyor.
   Fransa'nın önceden sömürgesi olan Benin, Burnika Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon, Fransa'ya hala sömürge vergisi ödeyen ülkeler.
   Bu ülkelerin tarihlerine bakıldığında, Fransa'ya vergi ödemeyen liderlerin ya bir darbeye ya da suikaste kurban gittikleri görülüyor. (Dünya Bülteni)









Dogon kabilesi, Afrika'nın Mali Cumhuriyeti'nde yaşar. Kabilenin nüfusu 250.000 civarındadır.




Sahip oldukları ileri derecedeki astronomi bilgileri ile bilim dünyasını hayrete düşürdüler.




Astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır.




Dogonlar dünyanın yuvarlak olduğunu bilir, dünyanın güneş etrafında döndüğünü, ayın dünya etrafında döndüğünü , Satürn'ün halkalarını, Jüpiter'in uydularını, Sirius'un aslında tek bir yıldız olmayıp Sirius A, B ve C olarak üçlü bir sistem oluşturduğunu ve bunların birbirleri etrafında 50 yılda döndüklerini bilmektedirler.




Dogonlar'ın bugüne kadar açıkladıkları, aslında bildiklerinin sadece bir kısmıdır.




Gerekli hiçbir teknik araca sahip olmayan ve "uygarlığımızın" ancak 1930'larda temasa geçtiği Dogonlar bu kadar bilgiyi nereden elde etmişlerdi?





Sirius B yıldızının eski zamanlarda bir kızıl dev olduğunu ve bu yıldızın içe çökerek evrenin en yoğun maddelerinden biri olan nötrino yıldızı olduğunu bilmektedirler.




Çadırlar içinde yaşayan ve avcılıkla beslenen bu "ilkel" insanlar, Dünya ve Güneş'in hareketlerini, Jüpiter'in uyduları olduğunu vs. bilmekteydiler.




"İlkel" Dogonlar'ın yüzyıllardır sahip olduğu bilgileri bilim henüz yeni yeni keşfetmektedir.




Bunun son örneği Dogonlar'ın Sirius sisteminde Emme Ya adını verdikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsetmeleridir.




Bunun Popola (Sirius B) 'dan dört kez daha hafif olduğunu, yine Sirius B gibi 50 yıllık bir zamanda daha geniş bir yörünge çizdiğini ve her ikisinin çapları arasında bir dik açı oluşturduğunu belirtiyorlar ve Emme Ya'nın bir de uydusu olduğunu söylüyorlar.




İlginç şekilde Dogonlar'ın Emme Ya'sı vardır ve o astronomlar tarafından ancak 1995 yılında keşfedilmiş olan Sirius C yıldızıdır!
(Milliyet Gazetesi)









Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder