21 Ağustos 2016 Pazar

SANATÇIYA DAİR-3






MUSTAFA ZENGİN
"Taş Köprü"
(16. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali, Altın Safran Fotoğraf Yarışması 1. si)






"Resim çek, sergi aç, aferin falan...
Yok öyle şey, yararlı olacaksın, yüreğini verdiğin insanların sanatçısı olabilirsen 
öte dünyaya giderken arkadan gelen çok olur,
bu sevgidir."


FİKRET OTYAM






   Sadece resim değil, sanat ve edebiyatla her kim uğraşıyorsa, felsefeyle de uğraşıyor demektir. Dolayısıyla felsefeci olmasanız bile "ne oluyor, hayat nereye gidiyor" diye uğraşmazsanız hayattan uzaklaşırsınız. Hayatın her alanına, yoksulluğa da, zulme de, güzelliğe de, hoşluğa da, estetik olana da, çirkinliğe de bakmayı bilmezseniz, istemezseniz sizin sanatınız da kaybetmeye başlar...(EKREM KAHRAMAN-Aydınlık Gazetesi)


   



   Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz; "Kemalist devrimlere rağmen, acaba biz Cumhuriyet sonrasında gerçekten evrensel insanlar olabildik mi?" diye. Bana göre Cumhuriyet aydınlarının büyük yanılgısı; aslında olmayan bir şeyin, devrimlerle kısa sürede gerçekleşeceğine inanmış olmalarıdır. Oysa çağdaşlığa ve uygarlığa ulaşmak, öyle kolay bir süreç değildir, çok zor ve sancılıdır. Bir toplum bilimsel düşünmeyi ve yargılamayı; sanatta yaratıcılığı, demokrasiyi, evrensel değerleri, insan haklarını ve toplumsal uzlaşı kültürünü kazanmayı kolay öğrenemez, bu yüzyıllar alır. Toplumu ne kadar eğitirseniz eğitin, geçmişin aile ve toplumsal değer yargıları istenen sonuca ulaşmanızı geciktirir. Kaldı ki yurdumuzda olduğu gibi zaman zaman çağdaşlaşma süreci kesintiye uğradığında, sil baştan her şeye yeniden başlamak zorunda kalırsınız...(ETHEM GÖNENÇ- Aydınlık Gazetesi)






  ...Zaman zaman aynı dili konuştuğumuz insanlarla ne denli ayrı yerlerde olduğumuzu düşünürüm.
   Kibirden değildir bu. Bizi ayrı düşürenin ne olduğunu bilmek acı da verir üstelik. 
   Son Doğu yolculuğumdaki (birkaç hafta önce Van'a gitmiştim) gözlemlerim bunu daha iyi anlatıyordu bana.
   İnsanları eğitimden mahrum bırakmak nelere yol açıyor...İşsizlik, mesleksizlik, daha birçok şeyden yoksunlukları onları çaresiz kıldığı gibi, hiçbir şeysizleştiriyor. 
   Ne din, ne yamalanan etnik kimlik kurtarıcı değil onlar için; iş/aş/ekmek ve insanca yaşam istiyorlar. Ama korku dağları sarmış oralarda.
   Yaşar Kemal'i anlatmam, onun ailesinin de Esrük Dağı'nın eteğindeki Ernis Köyü'nden olduğunu söylemem, Van'ı yazılarında ve romanlarında en güzel onun anlattığından bahsetmem çok da umurlarında değildi onların.
   Edebiyatı hayatın içine, yanına taşıyabilmek için daha önce yapılması gerekenler vardı.
   Sözüm toplumu sıradanlaştırmak çabasını güden siyasi aktörlere değil...
   Elbette insanseverlik, yurtseverlik duygusunu taşıyanlara.
   Gidin.
   Ülkenin en ücra köşesine gidin...
   Görün, tanıklık edin...Osmanlı aydını gibi bakmayın Anadolu'ya. Gidin ve yakından görün...Ve öyle yazın; edebiyatınızı yaşamın içinden süzüp alacaklarınızla kurun.
   Bakın o bilinç aşısı nasıl tutup boy verecektir. 


FERİDUN ANDAÇ





Bir çift Van sesi
Van'ın doğurgan sesi
Bin çift nar düşürülmüş gibi dalından
Bu onun sesi
Sessizce yağan karda nar sesi.


EDİP CANSEVER







Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder