5 Mayıs 2014 Pazartesi

SANATÇIYA DAİR


   ağlamak ayıp değil kana kana
ama gülmeyi unutmuşlar yüzlerine baksana
o canım sevinç pırıltısı düşmüş gözlerinden
paramparça, tuz buz
bizim insanlarımız böylesine kara gülmezse
birimizden biri suçluyuz.


                                                                         BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU





        JOHN BERGER (d. 1926, Londra ) İngiliz yazar, sanat eleştirmeni. İlk romanı  Zamanımızın Bir Ressamı' nda şöyle diyor:
        "Yeteneklerimiz yalnızca içinde bulunduğumuz özel durumu, olabilecek en yüksek toplumsal yarar adına kullanmamızı sağlayan araçlardır. Boğulmakta olan bir adamın yardım istediği ırmağın kıyısında, en büyük keman ustası kemanını çalarak kendini haklı çıkaramaz."


    Fakir Baykurt ise kendinden örnek vermiş sanatın işlevi ve sanatçının görevi hakkında:
   
   " Okurun bakıp bakıp yalın gözle görmediklerini yazar olarak ben gösterebilmeliyim. Nasıl mikroskobun yardımı olmadan mikrobu göremiyorsak, sanatın, bilimin yardımı olmadan toplumsal, politik, tarihsel gerçekleri de göremeyiz. Bence sanatın böyle bir işlevi vardır."    
   

FAKİR BAYKURT


   (d. 1929 Yeşilova- Burdur - ö. 1999 Essen -Almanya) İlkokulu bitirdikten sonra Isparta Gönen Köy Enstitüsü'ne yazılır.  " Gidebileceğim başka hiçbir okul yoktu. Ailemin gücü yetmezdi. Ben okumak istiyordum, enstitü benim gibi köy çocuklarını çağırıyordu."



      Erol Toy'un " Gözbağı " romanındaki  şu satırlarsa sanatçının görevini işaret ediyor sanki:


        Fareler kara kedinin şerrinden usanıp, bir kurultay toplamışlar. Yaşlısı genci, sakatı sağlamı eşit koşullarda söz alıp, önerilerde bulunmuşlar. O bağırmış, tümümüz birlik olalım saldıralım kediye, diye. Ya yerse bizi demişler, vazgelmişler. Öteki debelenmiş bu kez, bir köpek bulup, kaçırtalım. Dışarı çıkartır mı ? demiş aklıevveller. En sonunda, bir yaşlı sıçan söz alıp, arkadaşlar demiş. Bence şimdiye değin önerilenlerin tümü boş. En iyisi, kedinin kuyruğuna bir çıngırak bağlamaktır. Bunu yaptık mı, ne zaman kıpırdanırsa, çıngırak çalar, biz de kaçarız. Sıçanın hesabı kaçmak üstüne olduğundan, bir beğenmişler bu aklı, sorma. Hemen omuzlamışlar yaşlı fareyi. Gol atmış futbolcu gibi dolaştırmışlar kurultay yerinde. Ve tümü birden onaylayıp, şenliğe durmuşlar ki horonlar, halaylar beri gelsin. Tam bu gürültünün ortasında bir topan sıçan, parmak kaldırmış. İlkin görmemişler. Sonra, de bakalım ufaklık, demişler. Sen ne diyeceksin? Bir küçücük soru benimki demiş. Onayladığımız karar üstüne. İyi hoş da, çıngırağı kedinin kuyruğuna kim bağlayacak?




   Erol Toy ( d. 1936, Alaşehir) Kitaplarında Türkiye'nin toplumsal, ekonomik, politik sorunlarını işleyen yazar, ilk basımı 1974 yılında yapılan ve Vehbi Koç'un yaşam öyküsünü anlatan "İmparator" adlı romanıyla okur kitlelerine adını duyurdu.   
                                      
                             Uzun lafın kısası, sanatçının görevi , çıngırağı kedinin kuyruğuna bağlamaktır.                                                                              
                                                                                                        
     
                                                                                      Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder