11 Mart 2014 Salı

ATLARI DA VURURLAR




       "Atları da Vururlar" sinema tarihinin kült filmlerinden biridir.
       Sidney Pollack'ın Horace McCoy'un aynı adlı romanından uyarladığı film 1929' ların Amerika'sında geçer. Büyük ekonomik kriz yaşanmaktadır. Otel odaları intihar etmek isteyen yüzlerce insan tarafından kiralanmakta, binlerce işsiz ve aç insan köprü altlarına, metro istasyonlarına sığınmaktadır. İşte film böyle günlerin Amerika'sında geçer.
       Umutsuzluğun insanlara her şeyi yaptırabildiği bugünlerde müşterek bahisçiler dahice yeni müşterek bahis alanları bulurlar. Bunlardan biri de dans maratonlarıdır. Günlerce süren bu dans maratonlarında çiftler, ayakta kalmaya ve dansı sürdürmeye çalışırlarken, çevreye toplanmış yüzlerce insan da onlar üstüne müşterek bahis oynar.
      Dansı sürdürmek gerçek bir işkencedir. Ama sonunda para vardır ve çiftler, onları sadece üç ay yaşatacak paralar için direnirler. Yerlerde sürünerek dans etmeye çalışırlar ve bahis oynayanlar bağırır:
     " Haydi dayan! Dayan! Tıpkı bir at gibi dayan! "
      Jane Fonda'nın müthiş bir performans gösterdiği filmin sonunda Fonda'nın oynadığı genç kadın dansı yirmi gündür birlikte sürdürdükleri genç adama bir tabanca uzatır ve şöyle der:
     " Haydi şimdi beni vur."
     Genç adam şaşkındır, bahsi kazanmışlardır ama kadının yüzüne bakar, bu yüz dünyanın bütün acılarından geçmiş gibidir,bir ikona benzer ve genç adam tabancayı kadının şakağına dayar ve ateşler. Evet, " Atları da Vururlar ", dünyanın pek çok önemli filmi gibi söyleyeceği sözü hiç bir taviz vermeden söyler:

     " Kapitalizm en başta insanın onur duygusuyla oynar. Onu sistemin bir oyuncağı haline getirir ve posasını çıkardıktan sonra çöpe atar."






Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder