6 Temmuz 2025 Pazar

ACIYI BAL EYLEDİK *


İnsan, anlamını yaşam biçiminden alan bir varlık olmanın yanında, o yaşam biçimini oluşturan nedenlerle de hesaplaşmak zorunda olan bir özne. Bu hesaplaşma, kimilerince İbni Haldun'a atfedilen fakat aslında Ahmet Hamdi Tanpınar'a ait olan ifadeyle bizi "Coğrafya Kaderdir" mottosuna götürür. Haliyle coğrafyası kaderi olan insanların, sanatın her dalıyla ilişkisi de kanamalı oluyor; bilhassa şiirle... Bizim şiir tarihimiz de ne yazık ki böyledir. Kanamalı şiirler yazılır bu dilde. Dilimizin en yüksek irtifasında her zaman kanamalı şiirler dolaşmıştır. Hakikatimiz budur maalesef. Böyle mi olmalıdır bilemiyorum ama bu çarpıcı bir olgu olarak dünya edebiyatındaki yerini almış durumdadır. Üstelik Homeros'tan Yaşar Kemal'e, Yunus Emre'den Nâzım'a, Pir Sultan'dan Âşık Veysel'e böyledir bu. Bir bakın Ahmed Arif'e, Cemal Süreya'ya, Dağlarca'ya... Hepsinde aynıdır. Kanamalı şiirdir bizim hakikatimiz. Bu nedenle işte coğrafyamız kaderimiz olmuştur. Zira 5 bin yıllık yazılı tarihe denk gelen bu imgede her zaman enkazlarımızla, savaşlarımızla, tragedyalarımızla yazmışız hikâyemizi. Destanımız da acıklıdır, aşkımız da, umudumuz da... Böyledir. Bu bir hikmet midir, bilemem. Bildiğim, acı bizim şiirimizin maymuncuk anahtarıdır.


MEHMET ALTUN - Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi
(Fotoğraf: KADİR İNCESU)


***


(...) Ülkenin yazgısı, insanın da yazgısı. Baskının, eşitsizliğin, acımasızlığın boyu aştığı topraklarda insanın kendini arayıp bulması için kaplumbağaların, kargaların ömürlerini verseler ona bir kelebek ömrü bile bağışlanmış sayılmaz.
İbni Haldun ve Ahmet Hamdi Tanpınar, coğrafyayı kader olarak görmemiş boşuna. Coğrafya, kader ve kederdir. Tanpınar'ın, İbni Haldun'un bu yorumunu Edip Cansever'de, 

Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil 
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının tepelerinin dumanlı eğimine

diye çevirmiş "Mendilimde Kan Sesleri" şiirinde.
Boynumuz bükük duruyorsak biz de bu coğrafyada, kaderden ve kederdendir. Evet, coğrafya kaderdir ve insan bu kader toprağında ne yaşıyorsa ona benzer.
Coğrafya siyasaldır. Öyle ki bir Ortadoğulunun hüznü, sevinci ve korkusuyla, yaşam karşısındaki direnciyle, ölümle buluşmasıyla bir İskandinavlınınki birbirine benzer mi? Biri her şeyiyle hırçın, öteki her şeyiyle uysaldır. Batı'da yaşam daha yavaş, Doğu'da daha hızlı ve acımasızdır çünkü. Batılı şair, kendini daha tez, daha kolay buluyor bu yüzden.
Bu karşıtlığı, güncel Batı ve Doğu şiirini okuduğumuzda görebiliyoruz. Batılı şairlerin bütün bütüne varoluş kaygılarıyla örülü şiirlerine karşılık, Doğulu şairleri yok oluşa direnen ve buram buram ölüm ve başkaldırı kokan şiirleri söylüyor bunu. 
Bir Norveçlinin ütülenmiş sözcükleriyle bir Filistinlinin paramparça sözcüklerle yazdığı şiiri, ülkelerinin görüntüsü gibidir. Buna kader diyelim isterseniz. Mistik bir kader algısı değil kuşkusuz bu. Nerede doğmuş yaşıyorsak oranın aynası geziniyor yüzlerimizde. Kiminde pürüzsüz, kiminde darmadağın bu ayna.
İnsanlığın şiiri de parçalanmış aynalarda yazılıyor daha çok. Bu yüzden Ortadoğu ve Latin Amerika şiiri daha yakın bana. Bu kara ülkelerin kara ve hüzünlü şiirlerini seviyorum. Onların coğrafyalarının yazgısı da yaralı ve üzgün ülkemin yazgısına benziyor...


MUSTAFA KÖZ - Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi
(Fotoğraf: KADİR İNCESU) 


***

KARA

Çarpmış,
Paramparça etmiş,
Kara sütü, kara sevdayla seni...
Ve kara memelerinde dişlerin âsi,
Karadır, upuzun yattığın gece,
Felek, âh ettirir, boynun kıl-ince...
Cihanlar, çocuklar, kuşlar içinde
Sızlar bir yerlerin
Adsız ve kayıp
Sızlar, usul-usul dargın,
Ve kan tadında bir konca,
Damıtır kendini mısralarınca...

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi kalemin yazısı,
Zorlu yazısı,
Belanda?


AHMED ARİF
(Hasretinden Prangalar Eskittim)

 

 *(Acıyı Bal Eyledik - HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL)







Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder