17 Mart 2024 Pazar

İSTASYON BOŞ

 

İstasyon boş.

Sabah.

Hava soğuk.

Üşüyor Tante Rosa.

Elinde bir mektup.

Yanında sandığı.



SEVGİ SOYSAL


***


Ana, küçük istasyonun kuytu bir köşesine, rüzgârı kesen duvara sırtını verip çömelmişti. Başını da saran kalınca atkısına bürünmüş; ellerini, kollarını da atkının içine almıştı. Saat sabahın beşine yaklaşıyordu; yine de gökteki yıldızlar silinmemişti.

Ananın içi içine sığmıyor, dolu dolu gözlerini, bir yıldızlara kaldırıyor, bir istasyonun arkasından gecekondulara uzanan yola çeviriyor, bir trenin geleceği yöne dikiyordu. 

İstasyon memuru, elinde fener, hatboyuna çıktı, makasa doğru yürümeye başladı. Her sabah ilk gelen bu banliyö katarını kör hatta alır, bir buçuk saat beklettikten sonra gerisin geriye yol verirdi. Katar, bu saatte fabrikalardaki gece vardiyası işçilerini getirir; istasyonlarda indire indire buraya ulaşır; sonra da gündüz vardiyasına girecekleri, toparlaya toparlaya döner giderdi

Bu istasyon son duraktı.

(SAMİM KOCAGÖZ - Gecenin Soluğu, 1980)







Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder