12 Aralık 2021 Pazar

BİR ÖYKÜYDÜM SADECE

 


Edremit'in Tahtakuşlar köyünde sağdıcım,

Zeytin ağaçlarından denize doğru rüzgârlanan

Dargın bakışlarınızı uykularıma çizerek

Zamanı böldüğüm dağ yollarında,

Gerçeği kendi yüreğinde kanayan

Çaresiz bir yolcuyum, oraya doğru

Bir öyküydüm,

Gözlerinizde yazıla yazıla.


(...)


Bir vuruşta dağları devirip yol açan

Edremit'in Tahtakuşlar köyünde sağdıcım.

Bir öyküydüm, sadece...

Bir kahve sohbetinde söyleye söyleye

Kendi dudaklarında kanayan.



   Şükran Kurdakul şairliğinin yanında çok önemli bir edebiyat tarihçisiydi. Daha da mühimi önemli bir yazar örgütleyicisi. Vefasızlık her yanı alabildiğine kuşattığından yazınımıza hizmet eden bir kuşak çarçabuk silindi. Mustafa Nihat Özon, Raif Mutluay, Tahir Alangu gibi isimler unutulanlar mezarlığına gömüldü bir kere daha. O izleği kendi dünya görüşünde biçimlendirerek sürdüren bir edebiyat emekçisiydi Kurdakul.



   Ayvalık'ın tozlu yolları... Çamlık'a bir an önce varmak için sabırsızlanıyoruz. Yanımızdan hızla bir dolmuş geçiyor. İçinde siyah yemenili Yörük kadınları. Bir zeytin ağacının altında mola veriyoruz. Çok değil on dakika sonra Ege'nin heybetine kuşbakışı tahta bir masadan bakacağız. Şükran Amca "Ehlikeyfin keyfini ne tazeler?" diye soracak; onu kıkır kıkır, "Taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler," diye yanıtlayacağım. Sonra beyaz bir kâğıt çıkartıp, söylediklerini yazacağım. 

  Şükran Amca'nın pazartesi günleri Cumhuriyet gazetesinde yazı günü. Ona asistanlık etme sorumluluğunu üstleneceğim. Yazı biter bitmez motora atlayacağız. Ver elini Cunda... Rakı, adabey balığı, kabak çiçeği dolması.

  Şimdi düşünüyorum da, kışın bir an önce bitmesini, yazın bir ipekböceği gibi kozasından sıyrılıp hemencecik gelmesini beklerdim. Gelsin de soluğu teyzemin yazlığında alayım diye. Teyzemin yazlığıyla Şükran Amca'nın yazlığı arasındaki mesafe yok denecek kadar az. Koşarak değil uçarak giderdim yanına.    

  Toplumsal sorumluluk karşısında özgür bir birey olmadı Şükran Amca. Daha açık söylersem, hayatını toplumsal sorumluluklardan koparmadan biçimlendirmeyi başardı. Bunu günümüz insanlarının sıkça başvurduğu süslü sunumlarla değil, içeriden, derinden bir kaynak suyu gibi ilerleyerek yaptı.

   Şükran Amca... Üniversite yıllarım boyunca düzenli olarak her ay harçlık yollayan... Ayvalık'ta bol yıldızlı bir gece... Rüzgâr esiyor, içim ürperiyor. Bir balıkçı ötede palamarı çözüyor. Kediler ısrarla balıkçıyı bekliyor.

   "Hey... Sait Faik'in kedileri bunlar..."

   Rakı kadehi elimde... Gülüşüyoruz.

   "İlerde yaz bunları..."

   "Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama ben çok yaşamam Şükran Amca."

   "Hadi oradan köftehor..."

   

   O benim gecemin en güzel, en parlak yıldızı artık. Zor zamanlarımda uzaktan el sallıyor. (EREN AYSAN - BirGün Gazetesi)





Merhaba!   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder