28 Şubat 2021 Pazar

GERİ DÖNDÜĞÜNDE

 

   "Kapitalizm korkunç bir şey. Bütün dünyayı eline aldı. Her şeyi denetliyor. 

Barış, savaş, açlık, tokluk, her şey ondan soruluyor. Çöküşü korkunç olacak."

MEMET FUAT

(Ölünceye Kadar)


***




   "Sevgililer Günü"nde Texas'ın payına, son 30 yılın en büyük kar fırtınası ve dondurucu soğukları düştü. Elektrik, doğalgaz şebekeleri, internet, telefon sistemleri çöktü, sular kesildi; bu yazı yazılırken hâlâ milyonlarca insan içilebilir sudan, düzenli elektrikten ve gaz servisinden mahrumdu. İnsanlar konutunu ısıtacak olanağa sahip akrabalarının evlerine sığındılar; çoluk çocuk, yaşlı genç aynı mekânı paylaşarak "süper bulaşıcı" ortamlar yarattı. Halen krizin sonucu ölenlerin sayısı 70 kişi dolayında; gelecek günlerde bu sayının bu kez pandeminin etkileriyle daha da artması bekleniyor. Texas enerji sistemini yöneten ERCOT da durumun ne zaman normalleşeceğini bilmiyor. Biden, Texas'ı "afet bölgesi" ilan etti.
   Texas'ı vuran kriz neo-liberalizmin ürünüdür. Üç etken kesişerek bu krize yol açtı: Denetim ve düzenlemeden kaçan bir "serbest piyasacılık". Yalancı ve yanlış medya ortamı. İklim krizi inkârcılığı.
   Dünyanın 9. büyük ekonomisine sahip Texas, kuşaklar boyunca Cumhuriyetçi Parti ve "petrol baronları" tarafından, neo-liberalizmin en denetimsiz biçimleriyle yönetiliyor. Texas, merkezi, federal yönetimin enerji ve çevre düzenlemelerinden kurtulmak için eyaletin elektrik şebekesini ulusal ağlardan koparmış. Bu nedenle şimdi kriz sırasında, başka eyaletlerden enerji ithal edemiyor. Bireyciliği yücelten Cumhuriyetçi Texas, kriz vurunca, Demokrat Biden afet alanı ilan edene kadar kendi başına kaldı. 
   (...)
  ABD muhafazakârlığının, özellikle de enerji sektörünün bir nefret nesnesi denetlemeyse bir diğeri de küresel ısınma söylemidir. ABD'yi Uluslararası İklim Anlaşması'ndan çıkaran "inkârcı" Trump, seçimleri kaybettikten sonra, şimdi iktidarda, İklim Anlaşması'na geri dönmeye, küresel ısınma ve iklim kriziyle mücadele etmeye, bir "Yeşil Yeni Mutabakat" programı hazırlamaya kararlı olduğunu söyleyen Biden yönetimi var.
  Bu yüzden, Texas Valisi Greg Abbott, kriz başlar başlamaz FOX TV'ye çıkıp her aklı başında insanın mantığını kısa devre ettirecek biçimde, "Yaşananlar, Yeni Yeşil Mutabakat anlayışının ABD için nasıl bir felaket olacağını sergiledi" deyiverdi. Kısacası adamın ne gerçekliği kabullenmeye ne de önlem almaya niyeti var. Texas'ta elektrik ve doğalgaz kesikti ama otoriterler "suları kaynatmadan içmeyin" diyorlardı.  
  Neo-liberalizmin müstehcenlik çukurunun dibinin olmadığını da Colorado Belediye Başkanı Tim Boyd'un sözleri sergiliyordu: "Her fırsatta yardım isteyen insanlardan gına geldi. Yalnızca güçlüler hayatta kalacak, zayıflar yok olacak."
  Texas krizinin bir özelliği de Covid-19 krizi fiyaskosunu, "seçimler çalındı" büyük yalanını, 6 Ocak faşist kalkışmasını, Trump'ı Kongre'de aklayan kutuplaşmayı ekleyince, oluşan resmin ABD'nin belediye ve enerji sektörlerindeki, seçim ve sağlık altyapısındaki çöküşü, ekonomisindeki gerilemeyi ve ahlaki çürümeyi sergiliyor olmasıydı. (ERGİN YILDIZOĞLU - Cumhuriyet Gazetesi) 


***




  "Amerika geri döndü"... Böyle dedi yeni Başkan Biden, müjde verircesine... Demokrasi ve özgürlük bekliyordu kendisinden epey kişi, oysa biliniyordu ki, ABD'nin geri dönüşü işgal, savaş, darbe ve bilimum kötülüklerde tırmanma anlamına geliyordu. Örneğin Biden "geri döndük" derken bir başka "müjde"den daha söz etmekteydi: ABD Irak'ta askeri operasyonlarını yeniden başlatma kararı almıştı.
   Yetmedi demek ki Irak'taki yedikleri naneler...
  Biden her zamanki duygusuz yüz ifadesiyle "Amerika geri döndü" diyordu, kıtanın tümüne el koyarcasına. Aynı esnada ABD'nin en büyük eyaletlerinden Texas buzul çağına geri dönmekteydi. Milyonlarca kişi dondurucu soğukta elektrik ve su olmadan bir başlarına kalıvermişti. Birkaç saat değil, günlerce!
  "Amerika geri dönüyordu"...
  Konuyla ilgili haberlere odaklanmadan önce Rusya'daki Yakutsk kentiyle ilgili kısa bir belgesel izliyordum. Sıcaklığın kışın -50'lere kadar düştüğü, -25'in "bahar havası" olarak kabul gördüğü bir kent. Sonra Texas'taki görüntülerle karşılaştım. Orada da şiddetli soğuk vardı ve dünyanın enerji kaynakları açısından en "şanslı" bölgelerinden birinde insanları esir almış, elektrikler kesilmişti. Herkes birbirini suçluyordu ama parmakları en fazla işaret ettiği "aşırı hava koşulları"ydı!
  Yalandı bu, şu ana kadar 47 kişinin ölümüne neden olan "skandal"ın faili doğa değildi elbette.
  Biliyorsunuz, "planlı ekonomi"nin verimsizliğinden, piyasanın en akılcı düzenleyici olduğundan söz edilir hep. Biraz araştırınca, Texas'ın elektrik üretiminde her şeyi ama her şeyi piyasa tanrısına emanet ettiğini görüyorsunuz. Ne akıl ama!
  Üst akıl!
  Eyalet elektrik şebekesini diğer bütün eyaletlerden ayırmış. Aman merkezi olmasın. Sonra elektrik üretimini (diğer eyaletlerde olduğu gibi) özel şirketlere vermiş; sayısız şirket, kimi fuel, kimi kömür, kimi güneş, kimi rüzgâr enerjisi kullanarak elektrik üretir olmuş. Onların, daha doğrusu onların sömürdüğü enerji işçilerinin ürettiği elektriği beş ayrı şirketin dağıtması sağlanmış. Mükemmel rekabet ortamı, girişimci özgürlüğü! Burada da kalmıyor, aboneler kimden elektrik alacaklarına kendileri karar veriyor. Demokratik sonuna kadar anlayacağınız.
  (...)
  Meğer Texas'taki bu sistem "örnek" gösteriliyormuş. Biden "Amerika geri döndü " dediği sırada kontağı kapatıp havaların ısınmasını bekleyen "özel sektör" ülkenin medarı iftiharıymış. Peki sorun neymiş? Sorun, bu şirketlerin arz-talep tablolarını incelemekten altyapı yatırımı yapmayı "unutmaları"ymış. Soğukta elektrik üretimi ve dağıtımı elbette mümkünmüş ama "Amerika geri dönerken" bu şirketler kârlarından küçük de bir bölüm olsa zorlu hava koşulları için gerekli donanıma para ayırmadıkları için milyonlarca kişi ortada kalıvermiş. 
  Nasıl bir alçaklıktır bu?
  Elektrik bir lüks değil yaşamsal bir zorunluluktur. Bunun üzerinden para kazanılması kapitalizmin eğitim gibi, sağlık gibi bir bütün ayıbı, ayıbın da ötesi suçudur. 
   (...)
   Suçlu doğa değildir. 
  Yakutsk'ta -50 derecede evlerde atlet-fanila dolaşır insanlar. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden kalma bir kazanımdır bu. Sovyetler Birliği'nde evlerdeki ısınma her mahallede kurulan tesislerden gelen sıcak su ile sağlanırdı. Soğuklar başladığında evlere sıcak su verilir, Mayıs ayında kesilirdi. Kimsenin üşüme hakkı yoktu; tek şikayet konusu, fazla sıcak olunca dondurucu soğukta pencereleri açıp temiz havanın keyfini sürmek zorunda kalmalarıydı. Sovyetler Birliği'ni yıkan ekibin şeflerinden Yeltsin hep bunu örnek verirdi, "bu ne israf" diye sızlanırdı. Şimdi abonelerden tonla para alıyorlar ama Rusya hâlâ sosyalizm döneminden kalma merkezi sistemlerle ısınıyor.
  Evet insanların üşüme özgürlüğü yoktu pis kızıl despotların ülkesinde.
  ABD ve diğer kapitalist ülkelerse tepe tepe kullanıyor üşüme, aç ve susuz kalma özgürlüğünü.
  "Amerika geri dönmüşmüş"...
  Siz dünyayı sosyalizm geri döndüğünde göreceksiniz. (KEMAL OKUYAN - soL Haber)






Merhaba!
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder