6 Eylül 2020 Pazar

BUDALA İNSAN BUDALA






   "Bak şu güneşe, herkese eşit veriyor ışığını. Yalnız çalışana daha çok veriyor. Çünkü çalışan insan o ışıktan daha çok yararlanıyor. Bak biz çapaladık bağımızı. Güneş toprağın içine değin sızar, oradaki canlıları, toprağın daha verimli olması için çalıştırır. 
   Yalnız güneş mi? Rüzgâra bak. Her bağa eşit eser. Toprağın yüzünü kurutur, ağaçların havasını çoğaltır. Kimseye haksızlık etmez. Estiği zaman o hepimizindir." (HİDAYET KARAKUŞ - Anne Beni Bekleme)


***




   Wakan-Tanka, Kızılderili dilinde 'Büyük Sır' anlamına geliyormuş.
   Minicik bir kitap, bu ad altında Kızılderili deyişlerini toplamış. Şöyle başlıyor:
   "Bildiğimiz tek şey, dünyanın insana ait olduğu değil, insanın dünyaya ait olduğudur."
   'Büyük Sır' şöyle bitiyor:
   "Toprak yaratıldığında üzerinde sınır çizgileri yoktu, onu bölmek insanlara düşmez."


***




   Savaşla şiddetin, açla açıkta kalanın son bulduğu, başta kadın-çocuk, genç, yaşlı herkesin özgürce yaşayıp kendini gerçekleştirdiği, doğayla uyumlu, adaletli bir yaşamın kurulduğu dünyaya dönük özlem her geçen gün artıyor. (M. SADIK ASLANKARA - Cumhuriyet Kitap)


***


   Günümüz insanı, önce para, sonra daha fazla mülk, daha çok şatafat, üstüne mümkünse iyi bir koltuk, eğer uygunsa bir de daha çok şöhret için, kendi ruhundan o kadar çok şey veriyor ki.
   Anlatması zor. Alman filozof Schopenhauer'ın yıllar önce söyledikleri, insanlığın değişmeyen aynasında, bu nedenle hâlâ tazeliğini koruyor:
   "Dışarıdan bir şeyler kazanabilmek için, içeriden bir şeyler yitirmek, yani şan şöhret, mevki, ün kazanmak için, huzurunu, boş zamanını ve bağımsızlığını bütünüyle ya da önemli ölçüde feda etmek büyük bir budalalıktır."
  Hırslarının peşinden koşan insanoğlu, bir yanıyla ne çok masum ve insansa; diğer yanıyla ise değişmeyen, uyanmayan, anlamayan, algılamayan bir budala.
    İnsan, doğanın sesini anlamaktan, çok derinlerde bir yerde; örneğin bir sonbahar yaprağının ağaçlardan kopuşunu izlerken, bir derenin akışını dinlerken, onu hissetmekten ne çok uzaklaştı. Oysa serin rüzgârların eşliğinde toprağa dokunmak, ağaçların, bitkilerin sesini dinlemek, doğayla bütünleşmek, onun bir parçası, ondan bir parça olduğunu hissetmek, hep iyi gelir insana. Günümüzde çoğu zaman kendini kötü hisseden insana. Doğanın zekâsında acı yoktur çünkü. Her şey öylesine uyumlu, öylesine mükemmel ki, insan aysbergin altına bakınca, şaşırır kalır. Ama dünyanın aklını da anlamak gerekir. Çünkü Schopenhauer'ın dediği gibi:
    "Aklı olmayana, dünyanın tüm aklının bir yararı dokunmaz." (ÜNAL ERSÖZLÜ - Yeryüzü Misafiri)





Merhaba!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder