21 Ekim 2018 Pazar

İNSAN NE YAPARSA KENDİNE YAPIYOR !




   Komünist lider Mao Zedung başa geçtiğinde büyük bir tarım toplumu yaratmak istiyordu. Bu yüzden 1958'de tarlalara zarar veren serçeler ve haşerelere karşı seferberlik ilan etti. Ülke çapında büyük kitleler 24 saat boyunca organize olarak serçelerin yumurtaları ve yuvalarına zarar verdiler. Serçeleri kaçırmak için on binlerce korkuluk ve kırmızı bayrak üretildi. Ülkedeki işçilerin yarısı seferberlikte yer alırken, atış ekipleri kuruldu. Devlet tarafından serçe öldüren vatandaşlara çeşitli ödüller verildi. 
   1960 baharında tarlaları böcekler bastığında Çinli liderler öldürülen serçelerin böcekleri yiyerek aslında faydalı olduğunu fark etti. Öldürülen iki milyar serçeden sonra Mao, serçeleri 'düşmanlar' listesinden çıkardı. Fakat artık çok geçti. Çünkü ülkede zararlı böcekleri yemesi beklenen serçelerin soyları neredeyse tükenmişti. Ekolojinin altüst olması ve tarlaların zarar görmesiyle üç yıl sürecek Büyük Kıtlık başladı. Büyük Kıtlık boyunca en az 20 milyon kişi açlıktan hayatını kaybetti. (gazeteuzay. com)










   Bazıları Peru'da bazıları Bolivya'da yaşayan Uru kabilesi...

   Yüzyıllar boyunca savaşlardan kurtulup bugünlere kadar geldiler. Yaşamak için yaylaları, göl kenarlarını tercih eden Uru halkı, kendilerini "göl insanları" olarak tanımlıyor. 
   Bin yıl boyunca ayakta kalan Uru halkı, yüzyıllar önce İnka medeniyetinin saldırılarını atlattı, daha sonra Güney Amerika'nın büyük bir bölümünü fetheden İspanyol kolonileşmesinden kurtuldu. Geleneksel yaşam tarzlarını tehlikeye atan modernleşmeden de zarar görmedi. Ancak şimdi Uru halkı başa çıkamayacakları bir düşmanla karşı karşıya: İklim değişikliği. 
   Bolivya'nın ikinci büyük gölü Poopo buharlaşıp yok oldu. Üç bin kilometrekarelik gölden geriye hazin hikâyeler kaldı. Oruro şehri yakınlarında And yaylaları üzerinde bulunan Poopo Gölü'nün bulunduğu bölgede sıcaklık son 30 yılda neredeyse 2 derece arttı. Ama gölün kurumasının nedeni yalnızca küresel ısınma değil, bölgedeki maden şirketleri, suyun tarımda bilinçsiz kullanımı ve atık suların göle verilmesi de Poopo'yu yok etti. Son yıllarda göl çevresinde yaklaşık 200 bitki türü yok oldu. 75 kuş türü bölgeyi terk etti. Kaybolan yalnızca göl değil. Kuraklık nedeniyle balıkçılıkla geçinen 350 aile bölgeyi terk etti. 
   Yok olan sadece Poopo değil. (Reuters)








   Bir kere, her yıl gezegenin ürettiği doğal kaynaktan daha çoğunu harcıyoruz. Gerçi, aileler borçlu, şirketler borçlu, devletler borçlu ama bir bütün olarak insanlık da doğaya, (gezegene) borçlu. Her yıl Gezegenin bir yılda ürettiğinden daha çoğunu harcıyoruz, dolayısıyla gezegenin kendini yenilemesine izin vermiyoruz. Buna dünya limit aşımı günü deniyor. Bir fikir vermek için, mesela dünya limit aşımı günü 1997'de Eylül ayına denk geliyordu, 21 yıl sonra, 2018'de 1 Ağustos'a geriledi... Bu dünyanın bir yılda ürettiği doğal kaynağın yılın ilk 7 ayında harcanması demek... Beş ay borçla devam edilecek demek! Bu, başlı başına büyük risk oluşturuyor.
   Tüketimin öteki adı yok etmektir... İyi de bu dünyanın kaynakları sınırlı... Sonsuz değil... Eğer öyleyse, insanlığın ve uygarlığın içine sürüklendiği kısır döngüden çıkmak için, öncelikle üretimin yönünü radikal olarak değiştirmek, üretimi ve tüketimi kısmak, onca lüzumsuz, onca saçma şeyin üretimine son vermek, gerçekten gerekli şeylerin üretimine odaklanmak gerekiyor. Velhasıl, farklı bir yaşam tarzı, farklı bir uygarlık tercihi yapmanın gerekli olduğu bir zamandayız... Kapitalizm dahilinde insanlığın bir geleceği yok!



FİKRET BAŞKAYA
(Söyleşi: İskender Vidinli-BİRGün Gazetesi)










   "Önemli olan dünyayı kurtarmak değil. Gezegenimize ne yaparsak yapalım, sadece bir sonraki evrim döngüsü için nişler yaratıyoruz. Ancak, fosil yakıtları bugünkü gibi kullanmaya devam eder, iklim değişikliğini göz ardı edersek, insanoğlu dünyanın devam eden evriminin bir parçası olamaz."



ADAM FRANK
(Astrofizikçi-Rochester Üniversitesi)










   Bütün buraları ıslah edecekler. (...) Bak buradan taa gözümüzün göremeyeceği yerlere kadar kumla dolduracaklar, yepyeni bir şehir inşa edecekler. Yüksek binalar, sosyal konut gibi. 'Flamingolar ne olacak?' Ya işte, onu hiç düşünmeyecekler Bahriyeli. Flamingolar ne olacak? Göç edecekler. (...) Ama merak etme insanoğlu onları orada da bulur. Çünkü doymuyoruz. (...) Önce bir doğanın sabrını sınayacağız. Verdikçe alacağız, vermek istemese de alacağız, sonra bir gün doğanın tepesi bir atacak, bizi doğduğumuza pişman edecek. (...) İşte kıyamet öyle bir şey olacak. (...) Bir gün bütün bu hunharlığın intikamı alınacak. Doğa şimdilik bize müsaade ediyor. Bir noktadan sonra, işin şakası kalmayınca göreceğiz ebemizinkini.


ASLI E. PERKER
(Flamingolar Pembedir)










   Umut konusu, yüzyıllarca felsefecilerin ve hekimlerin, sonra psikologların ilgisini çeken bir kavram olmuştur. İnsana ne para-pul ne de şan-şöhret; hiçbiri umut kadar büyük itki, motivasyon sağlamamıştır. Umut için fakirin ekmeği dense de haklıların mücadelesinde umut en önemli enerji kaynaklarındandır. Tarih, umutlarını akıl, bilgi ve dayanışmayla besleyenlerin kazandığı sürpriz zaferlerle dolu. Yine tarihteki en güzel kaybedenler daima mücadele ederek kaybedenler. Haklı ve âdil davalar için hile yapmadan mücadele edenler her zaman vardı, daima olacak. Yeter ki gezegenimiz, Tabiat Ana ona ettiğimiz ihanetlerin bedeli olarak insan türünü silip atmasın dünyadan. İşte artık hem tabiat, gezegenimiz hem de etik değerlerimiz için mücadele ettiğimiz bir tarihin içinde yaşıyoruz. Hepimize akıl, sabır ve sağduyu diliyorum. Haklı olduğunuz bir konuda mücadeleden vazgeçmek, yaşarken ölmeyi kabul etmektir. 



BUKET UZUNER










   

Merhaba!
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder