30 Eylül 2018 Pazar

EDEBİYATIN MATEMATİĞİ




   "Bana öyle geliyor ki, yazıyla görselliğin ortak bir anlatımı var. Öyle olduğu kuşkusuz, yoksa sinema sanatı da olmazdı. Zaten ben de fotoğraflarıma bakarken zaman zaman tiyatro çalışmalarımdan, öyküler için düşündüklerimden kesitler buluyorum. Belki de fotoğraflarımdaki 'ânı yakalama ve kompozisyonu kurma' özelliğimi bütün bu eski çalışmalara borçluyum. Bir 'kadr' içinde kompozisyon kurmayı tiyatro çalışmaları günlerimden, anlamlı anların yakalanması ve bir anlatıma varmasını da öykücülüğümden esinlendiğini sanıyorum. Görsel malzeme, tıpkı şiir gibi, yazı gibi, resim gibi, sahne sanatları gibi, bir yerlerden birikimini topluyor, yeni bir biçim kazanıyor ve görsel sanat oluyor. Zaten yazdığım bu öykülere dikkat edilirse, bunların bir tür fotoğraf olduğu görülür."


ARA GÜLER
(Babil'den Sonra Yaşayacağız)











   Edebiyat metni elbette kalem hüneri ama yanı sıra apaçık bir matematik metni. Okur, aktarılan olaylara bakarak kavrar belki bunu ancak yazar matematiksel bütünlük için yoğun çaba harcar yine de.
   Metnin matematiği, olayları kurgulamaktan ibaret değil o hâlde. Dilsel-anlatısal ezgiden yerleştirime, sözdiziminden imgeye, anlatmaktan anlamlandırmaya, biçimden biçeme, yan anlamdan işlevsel ayrıntıya, sözcük kimyasından simyasına hemen her yapı taşı, metindeki matematiği somutlar.
  "Soy yazar", böylesi matematik denge kurmayı, bunu sürdürmeyi başaran imzadır işte. Bir romanın şiir gibi okunabilmesi, şiirin bale tadı bırakması, öykünün film algısı uyandırması hep bu matematikle olanaklı.


M. SADIK ASLANKARA











Rüzgâr martıların izini siler.
Yağmur insanın ayak izini siler.
Güneş zamanın izini siler.
Öykü anlatıcıları yitik hatıranın, aşkın ve acının görünmeyen ama hiç silinmeyen izini arar.



   Öykü anlatma gezilerim kapsamında bir akşam Galiçya bölgesinin bir şehri olan Ourense'de anlatılarımı okumaktayım. En arka sırada oturan bir beyefendi kaşlarını çatmış, gözlerini kırpmadan bana bakıyordu: İşlerin ve günlerin sertleştirdiği, öperken dahi öfkeli bir köylünün suratı. Okuma bitince yavaş adımlarla yaklaştı ve bakışlarını sanki öldürecekmiş gibi bana sabitledikten sonra şöyle dedi: 
     "Böylesine basit yazmak ne zor olmalı!"



EDUARDO GALEANO











Şiir bir icattır. 
Düzyazı, roman-hikâye ise inşaat.



İLHAN DURUSEL













Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder