1 Temmuz 2018 Pazar

İNSAN VE ŞİİR




 ...Okullarda çocuklarımız kafalarına ve kalplerine insanlığı nakşedecek İlyada ve Odysseia'dan, şair Homeros'tan sorumlu tutulursa yozluğun değil insanlığın yaprağı yeşerecektir. Goethe ne demişti, her öğreti az çok puslu ama ağacın yaprağı nasıl da yeşil...
   Tarihin iki büyük evrensel şiiriyle aynı toprakta ayaklarımız! Memleket, bizi biz eden ortak hikâyeler demektir! Üstelik Homeros'u bilen çocuğun ufku açılır, ferahlar yüreği, gözündeki perde dalgalanır, farklı bakar toprağına, hayata. Alabildiğine insandır bu iki büyük şiir...


ONUR CAYMAZ











   Şiirin doğuşu, insanın doğuşudur ya da insanın doğuşu şiirin doğuşudur. Aynı bahçede doğmuşlardır, orada büyüyüp orada kardeşliklerini, yoldaşlıklarını sürdürmüşlerdir. Şiirin insansız, insanın şiirsiz olamayacağı fikri değil, gerçeği ta o zamandandır, ilkten, doğuştan, yaratılıştandır. Bu nedenle de şiir yazmak değil yalnızca, şiir düşüncesi, şiir eylemi, şiirin içinde olmak, şiirle konuşmak, ağlamak, gülmek, sevmek, küsmek, kalkışmak, yatışmak, barışmak doğal ötesidir diyelim, yani o kadar doğal ki, bunu söylemek bile fazla gelir, doğallığına halel getirir. Ama öte yandan, balık tutar gibi şiir avlanmayacağı da bir gerçek. Ne gibi? Tıpkı aşk gibi. Aramak, bulmak, peşinden koşmak ve onu sürekli taze tutmak için çalışmak gerek. Aşk yan gelip yatma yeri değildir! Şiir de öyle. Fidan diker gibi, ağaç yetiştirir, meyve umar, buğday başaklarının altın gibi sararmasını bekler, sonra onları 'büyük insanlığın' en yakını, yoldaşı olan ekmeğe dönüştürür gibi, 'şükür kavuşturana' der, ağzını yaşamın kaynağına dayar ve doya doya içer gibi, işte insanı yaratıcı, üretici, dönüştürücü, eşitlikçi ve paylaşımcı kılan ne varsa hepsi gibi...


HAYDAR ERGÜLEN










  'Dağlarca benim için; şiirin Pisagor'udur!' Pythagoras'ın okuluna kabul edilen öğrenci ilk 5 yıl sadece 'susmayı' öğrenirmiş, ben 15 yıl sustum. Dinledim. Ama ne kadar susarsam susayım, Doğan Hızlan'ın 'tek başına okul' dediği Dağlarca'nın okuluna öğrenci olarak kabul edilmeyeceğimi biliyordum. Bu yüzden o okula 'müstahdem' olarak girdim. Adanmış bir hayat da diyebiliriz bir bakıma. Abartmadan söylüyorum bunu kimse yanlış anlamasın. Merak duygusu belki de daha derinlerdeki duygum. Dağlarca gibi bir 'Şiir Devi'nin laboratuvarlarının gizlendiği şatonun, blok taşlarla ve yüksek duvarlarla örülü bahçesine atlamak ancak bir şairi ve şiirini merak etmekle mümkün olabilir. Sevgi, saygı ve korkudan örülü bir 'merak' sözünü ettiğim. (AHMET ERTAN MISIRLI)

     
AHMET ERTAN MISIRLI - FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA 










Barış bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır uyanan çocuk önünde.
Başaklar birbirlerine eğilip "İşte, ışık, ışık, ışık!" dedikleri 
ve ufuk çemberi ışıkla dolup taştığı zamandır
 barış.



YANNİS RİTSOS
(Çevirenler: İoanna Kuçuradi - Özdemir İnce)





   1965 ya da 1966 yıllarından birindeydi, Kemal Özer'den bir mektup aldım. Paris'teydim. Attila Tokatlı ona bir Yunan ozanından söz etmiş, adı Yannis Ritsos'muş. Bu ozanın, Aragon'un yönettiği Lettres Françaises dergisinde birkaç yıl önce uzun bir şiiri yayımlanmış. Şiirin yayımlandığı sayıyı bulup kendisine göndermemi, şiiri çevirtip Şiir Sanatı dergisinde yayımlayacağını yazıyordu.
   Bir Fransız arkadaşımla birlikte derginin yönetim yerine gittik. Eski sayı ciltlerini taradık, sözü edilen şiiri bulduk. Ama görevliler o sayıdan ellerinde iki nüsha kaldığını, bu nedenle dergiyi veremeyeceklerini söylüyorlardı. O sıralarda fotokopi işleri bu denli yaygın mıydı? Anımsamıyorum. Dergiyi almak için direttik. Sonunda "Verilmesine ancak Monsieur Aragon karar verebilir," dediler. Şanslı bir günümmüş anlaşılan, Aragon'un yanında kimse yokmuş, beni kabul etti. Aragon'un odasına girerken heyecandan dizlerim titriyordu. Aragon, bana:
   "Bu sayıyı neden bu kadar ısrarla istiyorsunuz delikanlı?" diye sordu.
   "İçinde bir şiir var," dedim, "bizim dile çevirip bir dergide yayımlayacağız."
   "Hangi şiiri, hangi dilde?"
   "Yannis Ritsos'un şiirini, Türkiye'de."
   Aragon'un yüzündeki şaşkın mutluluğu anlatamam. Aragon, beni içeri getiren kişiye: "O dergiyi bu delikanlıya verin," dedi, en iyi böyle bir işe yarayabilir." (ÖZDEMİR İNCE)



YANNİS RİTSOS - ÖZDEMİR İNCE













Merhaba!

     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder