19 Kasım 2017 Pazar

ANADOLU, ACILARLA DOLU




RUHİ SU


   Tam adı Mehmet Ruhi Su... Cumhuriyetin ilanından on bir yıl önce, 1912'de Van'da doğar... Çocukluğunun önemli bir bölümü, babasının memuriyeti nedeniyle atandığı Van'da geçer. Henüz üç yaşında minicik bir çocukken, 1915 kırımında ailesini kaybettiği rivayet edilir. Nitekim yıllar sonra oğlu Ilgın Su, "Babamın 1912'de Van'da doğması, öksüzler yurdundan gelmesi, bugüne kadar hiçbir akrabasının çıkmaması düşünüldüğünde Ermeni olma ihtimali hayli yüksek" demiştir.
   Çocukluk ve gençlik yılları öksüzler yurdunda geçer. Yurttaki müzik öğretmeni Mehmet Tahir'in eline verdiği keman, o zamanki adıyla Mehmet'i (Ruhi'yi) bambaşka bir dünyayla tanıştırır. sonrasında o yıllar için kurduğu tek bir cümle, acılarını bize anlatmaya yeter: "Oyun denen bir şeyin var olduğunu o zaman öğrendim, içim içime sığmıyordu, şaşkındım..." (soL Haber)










BİR VALİZE NE SIĞAR Kİ?
(Ankara Sanat Tiyatrosu)



   "Sen bu kökleri, o tohumları yok edersen, yerinden yurdundan edersen ve onun yerine benimkiler geçsin dersen; dünya harikası bir caminin dibine gökdelen dikersin. Dünyanın en güzel zeytinlerinin olduğu yere mübadele ile gelen insanlar tütüncüydü. Zeytin ağacı hiçbir şey ifade etmiyordu onlara. Anadolu Rum'u için zeytin ağacı onun ayrılmaz parçasıydı. Ama oraya yerleştirdiğin insan, bundan hiçbir şey anlamıyordu. Kim mutlu oldu lanet mübadeleden? Ne Müslümanı ne de Hıristiyanı. Kendini mübadillerin yerine koyabilir misin? Bir gecede binlerce yıldır yaşadığın topraklardan ayrılacaksan eğer, valizine ne sığdıracaksın ki?" (UĞUR YÜCEL)









"Savaşa sahne olmuş bir toprağın yalnızca savaş üretebileceği doğru mu yoksa?"



MARENTE DE MOOR











Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder