20 Mart 2016 Pazar

ŞAİR NEZAKETİ


 


   "O şairden başka hiçbir şeye benzetilemezdi. Gençliğinden beri bakışından, yürüyüşünden ve özellikle düşünüşünden bohem, özgür, şair kişiliği kolaylıkla okunurdu. Onun kadar nezaketini ve akıl ölçüsünü bir an bile yitirmeyen başka insan tanımadım. Nezaket, Özdemir'in takısı değil özüydü..." (HALDUN TANER)

   


Sana bu güzellikler bizden kalsın,
Bugünlerden bir şeyler bizden kalsın..
Senden almak isterler, bizi söyle;
Geleni bize gönder, bizden alsın.

ÖZDEMİR ASAF









   1950'li yılların sonu. "Yaprak" dergisinin çıkmaya başladığı günler. Ankara'da "Yeni Hayat Lokantası", müdavimlerinin deyişi ile "Kürdün Meyhanesi" nde Fahir Aksoy ve Orhan Veli demlenmektedirler. Masada leblebi, bayırturpu ve sirkeye kesmiş şaraptan başka bir şey yoktur. Tabii hesabı ödeyecek para da...
   Bir ara masaya tanımadıkları biri yanaşır. Önce polis olduğunu sanırlar. Adam kendisini tanıtır: "Ben doğulu bir şairim. Sizi şiirlerinizden tanırım. Demin oturduğum masada adınız geçti. İzninizle birkaç dakika konuşabilir miyiz?"
   Orhan Veli'den "olur"u alan doğulu şair, hemen masayı arnavutciğeri, şiş kebabı, piyaz, koç yumurtasıyla donatır.
   Şarap kadehleri ardı ardına yuvarlanır.
   Şairin çenesinin ayarı kaçmıştır:
   "Orhan Bey, kusuruma bakmayın, sen ve arkadaşların o güzelim Türk şiirini mahvettiniz. Bu kof ününüz fazla sürmeyecektir. Ben ölçülü, aruzlu şiiri çok iyi bilirim. Siz ise bilmediğiniz için böyle tuhaflıklar yapmaktasınız."
   Fahir Aksoy, şairi tutup meyhaneden atmak için sabırsızlanmaktadır.
   Orhan Veli oldukça sakindir.
   Şair sürdürür.
   "Şimdi aruzla yazdığım bir şiirimi okusam ölçüsünü bulamazsınız. Okuyorum, bulun bakalım, hodri meydan!"
   Şair, şiirini okur. Çevre masalar da kulak kesilmiştir.
   Orhan Veli, istifini bozmadan "Şiirinizin 4, 9, 17, 23 ve 30'uncu dizelerinde ölçü kusuru var beyefendi" deyiverir.
   Şair çılgına dönmüştür:
   "Orhan Bey, sen daha şiirin ölçüsünü söylemedin. Söyle bakalım ölçüsünü?"
   Orhan Veli, "Biliyorum beyefendi" diyecek olur.
   Şair ısrar etmektedir.
   Orhan Veli açıklar:
   "Peki efendim, söyleyeyim. Kullandığınız ölçü 'failatün/failatün/failün'dür. Yalnız dediğim gibi şiirinizde beş kusur var."
   Sonrasında doğulu şair, "Ben bir şey bilmiyormuşum" deyip duracak ve masanın bütün hesabını ödeyecektir. (REFİK DURBAŞ- BirGün Gazetesi)




Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.

ORHAN VELİ











Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder