15 Kasım 2015 Pazar

PATATES KITLIĞI






   1960 yılında Dışişleri Bakanlığı'nda göreve başlayan Taner Baytok, Abu Dhabi, Kopenhag ve Bern'in yanısıra İrlanda'nın başkenti Dublin'de de görev yapar. "Dış Politikada Bir Nefes" adlı anı kitabında 19. yüzyılda İrlanda'da neler yaşandığına dair ipuçları da verir:
   "...Dublin'de daha eski evimizdeyken, asansörün başında yaşlı bir hanım beni kolumdan tutarak durdurdu. Oğlunun benimle tanışmak ve golf oynamak istediğini söyleyerek, kulübüne davet etti. 'Biz Droghedalıyız. Biliyorsunuz, 1847 patates kıtlığı döneminde milyonlarca insan açlıktan ölürken, yardımımıza koşan Türkler oldu. Bize üç gemi dolusu yiyecek yolladınız ve Osmanlı Sultanı'nın bu jestine karşılık, biz de Osmanlı ay yıldızını şehrin sembolü haline getirdik' dedi."
   1845 yılında, Avrupa'da ortaya çıkan yiyecek sıkıntısı çok geçmeden, o yıllarda İngiltere'nin sömürgesi olan İrlanda'yı da etkiler. Umutlarını, patatese bağlayan İrlandalılar, bir süre sonra daha esaslı bir kâbusa uyanırlar. Tarlaları etkisi altına alan bir virüs, ürünün çürümesine ve bütün halkın böylece perişan olmasına yol açar. Açlık ve beraberinde gelen salgın hastalıklar, bir milyona yakın İrlandalı'nın ölmesine, aşağı yukarı aynı oranda insanın da yerlerinden yurtlarından ayrılmalarına neden olur. 
   Bugün başta Amerika olmak üzere, çeşitli ülkelerdeki İrlandalı ailelerin önemli bir kısmını, o yıllarda ülkelerinden göç edenlerin oluşturduğu bilinir.
   Büyük felaketin karanlık gölgesinde yardım çığlıkları atan ülke halkının sesini ise, çok uzaklardan duyanlar olur.
   Dönemin Osmanlı Sultanı I. Abdülmecit, felaketi öğrendiğinde, İrlanda'ya 10 bin sterlin göndermek üzere girişimlerde bulunur. Ne var ki İngiltere Kraliçesi Viktorya, ülkesi topraklarında yaşanan dram için ancak iki bin sterlin ayırabilmiştir.Elbette mevzu bahis, "devletin onurunu" korumak olduğunda, insanların sefalet çekip açlıktan ölmeleri ikinci planda kalmaktadır!
   Büyük Britanya için "Üzerinde güneş batmayan ülke" tanımını ilk kez Viktorya'nın kullandığı bilinir. Onun "aydınlık ülkesinde" yaşananlar ise, tüm çıplaklığıyla görülür. Osmanlı İmparatorluğu'nun altında ezilmek istemeyen kraliçe , bu nedenle İstanbul'daki İngiliz elçisi aracılığıyla Abdülmecit'ten yapacağı yardım miktarını azaltması için ricacı olur. Sultan, şaşırsa da çaresiz bir biçimde İrlanda'ya gönderilecek parayı bin sterline düşürür. Bununla birlikte Sultan yardımını, Britanya'ya doğru yola çıkardığı ambarları tıka basa tahılla dolu üç gemiyle pekiştirmeyi düşünecektir. Fakat Abdülmecit'in bu girişimi de İngiltere Hükümeti tarafından engellenmek istenir. Gemilerin ülkenin Dublin ve Belfast gibi büyük limanlarına girmelerine izin verilmez.
   İrlanda'ya yardım gemileriyle birlikte yola çıkan heyet, bu inanılmaz tutum karşısında inisiyatif alır. Tahılla dolu çuvallar, her ne pahasına olursa olsun sahiplerine teslim edilecektir! Gemiler böylece rotalarını değiştirip kuzeye doğru yönelerek, tüm tehdit ve engelleme çabalarına rağmen Drogheda Limanı'na yanaşmayı başarırlar.
   İrlandalıların, kendilerine ihanet eden yöneticilerine karşın, hiç tanımadıkları bir milletten yardım görmelerine akıl sır erdiremedikleri muhakkaktır. Öte yandan bu şaşkınlık kısa zamanda minnet duygularına dönüşür. Gemilerin kaptan ve tayfaları, bugün otel olarak hizmet veren dönemin belediye binasının üst katında ağırlanırlar.
   Ambarları boşalan gemiler, birbirlerine sarılan İrlandalılar tarafından mutluluk gözyaşları ve şükran duygularıyla uğurlanır. 
   Türklerin gidişinden birkaç gün sonra, şehrin girişindeki mütevazı Drogheda kalesinin burçlarından, onların gemilerinde dalgalanan bayrağa benzer bir flama sarkıtılır. İşte Drogheda United takımının amblemindeki ay yıldızın sırrı da buradadır. 
   Son söz mü?
   İrlanda, Türkiye'den üç bin kilometre uzakta bulunur.
   İnsan ruhu bazen, yardıma koşmak için mesafe tanımaz.
   Bir de, kimi zaman...
   Kardeşin duymaz eloğlu duyar!
   (ERK ACARER-Bir Gün Gazetesi)





Yıkılma bunları gördüğün zaman
Umudu kesip de incinme sakın 
Aç yüreğini bir merhabaya
Kardeşin duymaz eloğlu duyar


ZÜLFÜ LİVANELİ








Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder