24 Aralık 2023 Pazar
PARADOKS
17 Aralık 2023 Pazar
ÜRETİM YOKSA OYUN DA YİTER
10 Aralık 2023 Pazar
BALABAN
Merhaba!
3 Aralık 2023 Pazar
İSTANBUL, BİLDİĞİNİZ GİBİ
26 Kasım 2023 Pazar
GELECEK İPTALİ
The Economist, küresel ısınmayı önlemek için alınması gereken önlemlere karşı tepkilerin, bunların olası ekonomik maliyetinin, yaşam tarzlarını etkileme potansiyellerinin ve komplo teorilerinin etkisiyle, dünya çapında yükselmeye başladığını yazıyordu. Hem de dünyayı rekor sıcaklıklarla kavuran, 1.5 ºC sınırını ilk kez aşan bir yaz geride kalırken. İnanılacak gibi değil ama dünya gözleri kapalı uçuruma doğru yürüyor. Türkiye'de dinci rejimin inşaat hummasının, orman kıyımlarının sonuçları da kendilerini, kuraklıklarla, kentleri basan sellerle gösteriyor. "Geleceği iptal edilmiş" (Mark Fisher) bir uygarlık, anlaşılan artık boş verdi...
Bu arada, bu Titanik'in güvertesinde, "şezlong kapma yarışında" bir yavaşlama yok.
Türkiye bu güvertenin ortasında: Kuzey batıda Ukrayna-Rusya, kuzey doğuda Ermenistan-Azerbaycan, batıda Kosova-Sırbistan, Doğu Akdeniz'de enerji rekabeti.
(...)
Bir kere "Gelecek iptal edilmesin", aklın yerini fanteziler alırken tarihin türlü canavarları da inlerinden çıkıp, diz boyu kan içinde, dünün yıkıntıları, geleceğin molozları üzerinde dolaşmaya başlıyorlar.
(ERGİN YILDIZOĞLU - Cumhuriyet Gazetesi)
***
Birlik, eğitim, üretim olmayan toplumlarda huzur da olmaz, sağlık da güç de dirlik de...
Olsa olsa, kapitalizmin ihtiyaç duyduğu modern köle, emperyalizmin uşağı, kartellerin en makbul tüketicisi, rant peşinde koşan siyasi iktidarların işbirlikçisi olunur. Zaten siz ne olduğunu anlayana kadar iş işten geçer. Bir de bakasınız ki sadece emeğiniz değil, beyniniz, sağlığınız, hatta geleceğiniz sömürülmüş.
(SEMA SOYKAN / Öteki Şeylerin Tarihi - Alfa Basım Yayım)
***
İnsan doğası değişir mi? Değişir. Neyle? Kültürle. Kültürse, öyle şıp diye elde edilen bir şey değil. Çaba ister, zaman ister. Dünyanın gidişine bakılırsa, olacak gibi değil bu. Ama, olacak. Umutsuz da yaşanılmaz ki!
***
Hayvanlar, yaşanan dramların, trajedilerin pek farkında olmadıkları için insanlardan daha mı şanslılar acaba?.. Gerçi insanların çoğu için de dramların, trajedilerin hiçbir önemi yok, yeter ki ucu kendilerine dokunmasın. Onlar bu yüzden bu tür hikâyelerin komik versiyonlarını daha çok tutuyorlar.
Yaşananların farkında olanlar da oturup işi şiire, öyküye, romana döküyorlar. Sanat zaten daha çok trajedilerden beslenmiyor mu? Zorlayıcı koşullar, olumsuz durumlar karşısındaki acizliğimizin, çaresizliğimizin yegâne avuntusu belki de! Sanat, metaforların dünyası...
Carl Sagan'a göre 'Hepimiz yıldız tozuyuz'.
19 Kasım 2023 Pazar
GERÇEĞİ, YALNIZ GERÇEĞİ
Edebiyat, resim, sinema fark etmiyor; sanatın değil, reklama dünden razı sanatçının pazarlandığı dönemde yaşıyoruz. Che gibi kapitalizmle savaşan birinin adını tişört, bira, çorap markası olarak pazarlayanlardan, onları tüketenlerden ne beklenebilir?
(GÜNDÜZ VASSAF / Ressamın İsyanı - Everest Yayınları)
***
Şiire, edebiyata, sanata meraklı dostlar sık sık derler ki:
Her şey, toplumun düzen meselesi, ekmek sıkıntısı, istismarı önleme savaşı, fakirlik, zenginlik ve iktisat mıdır? Bunun yanında insanı insan yapan güzel duygular, müzik, ormanda kuşların ötüşü, çayırlarda kuzuların meleyişi, denizin maviliği, bulutun beyazlığı yok mudur? Bir yazar daha çok bunlardan söz açmamalı mıdır?
Günümüzdeki gerçekçi ve akılcı yazarlara karşı yöneltilen bu tenkide en güzel cevabı, çağımızın büyük düşünürü Jean-Paul Sartre vermektedir:
"... Biz bir belâya uğramış hayvanlarız. Ama, birden anladım ki, insanın insanlıktan çıkması, insanın insanı sömürmesi, aç kalması gibi dertlerin yanında metafizik dertler bir lükstür. Ortada açlık diye bir dert var mı, var...""... Aç bir dünyada edebiyatın işi nedir? Kimden yana olacak? Ahlâk gibi edebiyatın da evrensel olması gerekir. Eğer yazar herkese seslenmek ve herkesçe okunmak istiyorsa, çoğunluğun yanında, açlıktan ölen milyarlardan yana olmalıdır. Bunu yapmadıkça, mutlu bir azınlık hizmetindedir ve onun gibi sömürücüdür..."
"... Yazar, aç milyarlar için yazmadıkça hep bir tedirginlik duygusu altında ezilecektir..."
Sartre, Fransa gibi çok ileri bir ülkede, yazarların her şeyden önce dünyadaki sömürülen aç kalmış milyarlarca insanı düşünmesi gerektiğini söylerse, Türkiye gibi çok geri ve çok düzensiz bir ülkede kalem işçisine düşen görev nedir?
Ormanda kuşların ötüşü, çayırlarda kuzuların meleyişi, denizin maviliği, bulutun beyazlığı güzeldir. Ama bu güzellikler insanlığı insanlığa lâyık bir seviyeye eriştirmeye yetmiyor. Hatta bu çeşit bir edebiyat böyle bir çaba göstermeden kaçınanların hem şahsen avunmasına, hem de etrafını avutmasına sebep oluyor.
Dava, avunmak veya avutmak değil, gerçekleri ortaya koymak ve halkı bazı gizli kapaklı, sahte yaldızlarla paketlenmiş ahlâksızlıklara karşı uyarmaktır. Bunu etkili şekilde yapabilmek, bir anlamda sanatın en büyüğüdür.
(ÇETİN ALTAN / Kopuk Kopuk - Bilgi Yayınevi)
***
Ben tek bir şeye inanıyorum, gerçek diyelim bunun adına, çok büyük bir şey bu, onu keşfetmemiz gerek. Sanatçının varlık nedeni bu, gerçeğe bağlı kalmak, onu neredeyse bulup ortaya çıkarmak.
9 Kasım 2023 Perşembe
HANGİ GEMİDEYİZ ?
5 Kasım 2023 Pazar
İYİ Kİ ŞAİRLER VAR !
29 Ekim 2023 Pazar
RANT, KÂR; NEREYE KADAR ?
21 Ekim 2023 Cumartesi
ACI
Acı, insanı yüceltir,
der Alfred de Musset. Hangi acı bu? Bedensel acı mı? Değil. Yürekte, düşüncede çekilen acıdır asıl insanı yücelten.
(VEDAT GÜNYOL - Giderayak Yaşarken)
***
"Mutluluk gelimi gidimi tez bir konuktur; acı ise, gittiği yere postu seren yüzsüzün teki!.."
15 Ekim 2023 Pazar
HARESE
"Kurtlar sofrası..." dedi imalı bir şekilde.
"Attilâ İlhan" dedim. "Onun sayesinde dilimize yerleşti desem yeri..."
Tanımaz sandım, yazarın Kurtlar Sofrası kitabından bir cümleyi söyleyince yanıldığımı anladım: "Memleket bir kurtlar sofrasına dönüşmüş ise isyan haktır."
"Kurtların aç kaldıkları zaman bir halka oluşturarak, aralarında en güçsüz olanın, bitkin halde yere yığılmasına kadar birbirlerinin gözlerine bakarak beklediğini, yere yığılır yığılmaz da güçsüz olanı yediklerini, deyimin de buradan geldiğini" söylemek istemedim. Eminim ki, onlar varlıklarını sürdürmek için içgüdüsel olarak yapıyorlar, oysa biz insanlar güçgüdüseliz. Güçsüzlerin üzerinden güçlenmeyi marifet sayacak kadar da pisgüdüseliz ...
(SEMA SOYKAN / Öteki Şeylerin Tarihi - Alfa Basım Yayım)
8 Ekim 2023 Pazar
OKUDUKÇA
Matbaadan yeni gelmiş bir kitabın kokusunu,
kitabı eline alıp sayfalarını çevirmeyi,
kaldığı sayfanın ucunu bükmeyi,
bir kitabın arasında çiçek kurutmayı,
bir ağacın dibine uzanıp kitap okumayı
özlemeyecek mi insan?