The Economist, küresel ısınmayı önlemek için alınması gereken önlemlere karşı tepkilerin, bunların olası ekonomik maliyetinin, yaşam tarzlarını etkileme potansiyellerinin ve komplo teorilerinin etkisiyle, dünya çapında yükselmeye başladığını yazıyordu. Hem de dünyayı rekor sıcaklıklarla kavuran, 1.5 ºC sınırını ilk kez aşan bir yaz geride kalırken. İnanılacak gibi değil ama dünya gözleri kapalı uçuruma doğru yürüyor. Türkiye'de dinci rejimin inşaat hummasının, orman kıyımlarının sonuçları da kendilerini, kuraklıklarla, kentleri basan sellerle gösteriyor. "Geleceği iptal edilmiş" (Mark Fisher) bir uygarlık, anlaşılan artık boş verdi...
Bu arada, bu Titanik'in güvertesinde, "şezlong kapma yarışında" bir yavaşlama yok.
Türkiye bu güvertenin ortasında: Kuzey batıda Ukrayna-Rusya, kuzey doğuda Ermenistan-Azerbaycan, batıda Kosova-Sırbistan, Doğu Akdeniz'de enerji rekabeti.
(...)
Bir kere "Gelecek iptal edilmesin", aklın yerini fanteziler alırken tarihin türlü canavarları da inlerinden çıkıp, diz boyu kan içinde, dünün yıkıntıları, geleceğin molozları üzerinde dolaşmaya başlıyorlar.
(ERGİN YILDIZOĞLU - Cumhuriyet Gazetesi)
***
Birlik, eğitim, üretim olmayan toplumlarda huzur da olmaz, sağlık da güç de dirlik de...
Olsa olsa, kapitalizmin ihtiyaç duyduğu modern köle, emperyalizmin uşağı, kartellerin en makbul tüketicisi, rant peşinde koşan siyasi iktidarların işbirlikçisi olunur. Zaten siz ne olduğunu anlayana kadar iş işten geçer. Bir de bakasınız ki sadece emeğiniz değil, beyniniz, sağlığınız, hatta geleceğiniz sömürülmüş.
(SEMA SOYKAN / Öteki Şeylerin Tarihi - Alfa Basım Yayım)
***
İnsan doğası değişir mi? Değişir. Neyle? Kültürle. Kültürse, öyle şıp diye elde edilen bir şey değil. Çaba ister, zaman ister. Dünyanın gidişine bakılırsa, olacak gibi değil bu. Ama, olacak. Umutsuz da yaşanılmaz ki!
***
Hayvanlar, yaşanan dramların, trajedilerin pek farkında olmadıkları için insanlardan daha mı şanslılar acaba?.. Gerçi insanların çoğu için de dramların, trajedilerin hiçbir önemi yok, yeter ki ucu kendilerine dokunmasın. Onlar bu yüzden bu tür hikâyelerin komik versiyonlarını daha çok tutuyorlar.
Yaşananların farkında olanlar da oturup işi şiire, öyküye, romana döküyorlar. Sanat zaten daha çok trajedilerden beslenmiyor mu? Zorlayıcı koşullar, olumsuz durumlar karşısındaki acizliğimizin, çaresizliğimizin yegâne avuntusu belki de! Sanat, metaforların dünyası...
Carl Sagan'a göre 'Hepimiz yıldız tozuyuz'.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder