2 Haziran 2019 Pazar

"YAZAR" OLMAK




REŞAT NURİ GÜNTEKİN


  Sabahattin Ali'nin sağlığında bugün de çok satan romanları arasında yer alan Kuyucaklı Yusuf'la ilgili bir suç duyurusunda bulunulur. Denir ki; bu roman, rejimi aşağılıyor, aile kurumunu kötülüyor, halkı askerlikten soğutuyor.
   Mahkeme bilirkişiden rapor ister. Üç kişilik bilirkişi heyetinde Reşat Nuri Güntekin de vardır. Güntekin bugünkülere de ders olacak güzellikte bir metin sunar. Özetle şöyle der: 
 "Yazar çok büyük bir eser ortaya çıkarmıştır. Sözü edilen suçlamalar yersizdir. Yazar kimi sorunları abartarak anlatmış olabilir. Abartma, sanatçının ruhunda vardır. Bu bir anlatma, halka gerçekleri gösterme yöntemidir. Sanatçı gerçekleri anlatmak için yerine göre dürbün kullanır, büyüteç kullanır... Yazarı cezalandırmak, zaten cılız olan romancılığımıza büyük zarar verir..."
   Sabahattin Ali bu davadan beraat eder...
   Sanatçının oksijeni özgürlüktür...
  Özgürlüğü kısıtlayıp iyi sanatçı yetiştirmeye girişmek, insanın ağzını burnunu kapatıp, "istediğin kadar koş" demektir. (MUSTAFA BALBAY - Cumhuriyet Gazetesi)








   "Yazar, başta kendi olmak üzere okurlarını, kendilerini ve koşullarını değiştirmeye özendirmelidir yapıtlarıyla. Kötülüklerden sorumluyuz. Kötü bir şeyi değiştirmek zorundayız. Yazar değiştiremez, ama insanlara değiştirme isteği ve özlemi verir. Ve yazarın sorumluluğu bu."



AZİZ NESİN









"Yazar, 
çağının dünyasına sırt çevirmeyen, yaşadığı dönemin gerçeklerinden, 
çıkmazlarından esinlenerek tavrını ve eylemini belirleyen aydındır."


JEAN PAUL SARTRE









   Sartre, bütün kitaplarını Gallimard yayınevinde yayımladı. Hiçbir zaman yayınevi sorunu olmadı. Gallimard batmadı, yayınevi yönetimiyle dalaşmak zorunda kalmadı. Gallimard, Sartre'a "Bu siyasal ortamda sizin yeni kitabınızı yayımlayamam" demedi. 50 yıllık yazarlık hayatında, yazarken "Cumhurbaşkanına hakaret suçu kaygısı" taşımadı. Cezayir Savaşı sırasında Fransa karşıtı "121'ler Bildirisi" imzalayıp önderlik ettiği için kimse yakasına yapışmadı. De Gaulle tarafından hain ilan edilmedi. 68 ayaklanmasında öğrencilerin arasında ve önündeydi; onlarla birlikte devrimci gazete ve dergi sattı. Bu nedenle mahkemelere çıkmadı. Dinbaz basın ve bireyler tarafından tehdit edilmedi. Çünkü Türk yazarı değildi! Bize gelince: İç güveysinden halliceyiz. 12 Mart'ta, 12 Eylül'de gözaltına alındık; işkenceden geçirildik; işlerimizden atıldık, istifa etmek zorunda kaldık; zorla emekli edildik; yazdığımız gazeteden atıldık. Her an başımıza bir şey gelebilir. Yayınevi sorunumuz var! Bir zamanlar, kendi adıma, "Neden öldürmek istiyorsunuz, nasıl olsa ölmeyecek miyim?" diye yazmıştım.



ÖZDEMİR İNCE
(Cumhuriyet Gazetesi)











Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder