ULDİS BERZİNS
Riga, 20 Mart 2021
Şair Ataol Behramoğlu (doğumu 1942) son on yıllarda hep birlikte Nâzım Hikmet'in oğulları diye adlandırılan Türk şairleri arasında en parlak ve tanınmış kişiliktir.
Onun şiirsel inancı 20. yüzyılın ikinci yarısının incelikle işlenmiş Avrupa modernizmi, estetik ve toplumsal ideali birbirini izleyen dünyasal ve toplumsal hümanizmdir.
Bu idealin kökleri ortaçağ Türk ve Fars düşünürlerinin belirgin dünyasal idealleriyle iç içedir.
Ataol Behramoğlu şu anda Türkiye'nin en popüler şairidir. Türk interneti Ataol'un şiirleri ve Türk bestecilerin onun şiirlerinden yaptıkları şarkılarla dolup taşıyor.
Boğazın kıyısında, Avrupa yakasında, Belediyenin yönetim alanındaki Şairler Parkı'nda onun esaslı bir heykeli dikilmiş.
Bol yapraklı ağaçlar altındaki öteki şairler, önceki on yılların İstanbul şiirinin ilahları olan Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Behçet Necatigil'dir.
Bu sonuncusunun taş ve insan hakkında dillerde dolaşan bir dörtlüğü vardır: "Gidecek yeri olmayan biri / Aslanları görmeye parka gitti. / Aslanlar taştan o bir insan, / Nasıl anlaşırlar? / Anlaştılar!"
Bu parka gidebilecek tek kişi Ataol şimdi, hem aslanlara hem kendisine. Orada şiir dinlemek için sık sık toplananlara gidiyor.
Nâzım gibi Ataol da Avrupa ve Asya'nın ortasında duruyor. Siyasal savaşımın acımasız gerçekliği onu da sık sık ve uzun süre ayırdı en değerlisinden, çocuğundan.
Maris Çaklkays'ın Letoncaya çevirisinde, "Memet Memet" diye seslenmek için Bulgaristan'ın Karadeniz kıyısında ağır ağır yürüyen Nâzım gibi, kızı Barış'a seslenmek için günden güne şiir sayfalarında dolaştı.
Dostum ve kardeşim Ataol Behramoğlu'nun Letonca'daki ilk kitabıyla mutluyum.
***
Kısa bir süre önce yitirdiğimiz şair Uldis Berzins,
Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Behçet Necatigil gibi
Türk şiirinin ilahlarına da hâkim büyük bir şairdi.
Anısına saygıyla...
1972'de Moskova'ya ilk kez ayak bastığımda tanışmıştık. İki yaş küçüğümdü. Demek ki ben otuz o yirmi sekiz yaşlarındaymışız.
Böylece 2022'de olduğumuza göre dostluğumuz bir yıl eksiği ile yarım yüz yıl sürmüş oluyor.
Bir yıl eksiği ile, çünkü onu geçen yıl 24 Martta kaybettik.
Benden çevirdiği şiirlerin kitabına 20 Mart 2021'de önsöz yazdıktan dört gün sonra. 2021'in sonlarına doğru yayımlanan, üzerinde onca çalıştığı, yıllarca emek verdiği kitabı göremedi.
İstanbul'da ya da Riga'da buluşarak bu ortak ürünümüzün kitap olarak karşımıza çıkışını kutlama şansımız artık yok.
Olağanüstü, olağan dışı insanlar vardır. Uldis onlardandı. Tanıştığımız ilk günlerden en son günlerine kadar bir dil ve şiir okyanusuna dalıp çıkan bir adamdı.
Anadili Letonca'nın yanı sıra Rusça onun için kuşkusuz ikinci bir anadildi. Öteki Baltık ülkelerinin dillerini de biliyordu. Batı ülkelerinin diyebilirim ki hepsini ya biliyor ya anlıyordu.
Türk olmayan Türkologlar içinde sadece Türkiye Türkçesini değil, Azerbaycan Türkçesini, yanı sıra da Orta Asya'daki Türkçe kökenli (Kazakça, Kırgızca vb.) dilleri bilen, anlayan, üzerlerinde düşünen bir dil bilimciydi.
Tanıştığımızda Dağlarca'yı Letoncaya çevirmişti. Türk şiirinin bilgisine diyebilirim ki en az benim kadar sahipti. Zaman içinde Letoncanın en büyük, en özgün şairleri arasında yer aldı.
Bütün dinlere eşit uzaklıktaydı. Kuran'ın Letonca'ya ilk çevirmeni oldu!
Bu konuda ne yazık ki ayrıntılı konuşmadık. Fakat çeviriyi mutlaka Arapça aslından yapmıştır, başka türlüsü olamazdı.
Uldis aynı zamanda bir yaşama ustası, bir hayat çılgınıydı. Olağanüstüydü, olağan dışıydı, fakat dev gövdesi üzerinde taşıdığı muhteşem kafasındaki yüzde bir çocuk masumiyeti, gülüşünde mizahla karışık bir saflık, mavi gözlerinin ışıltılarında yaşama sevinci, sevgi, bütün insanlara ve insanlığa karşı iyilik dolu bir bağlılık vardı.
Oğluna Antes adının yanı sıra Ataol adını da koyacak kadar yakın dosttuk. Fakat asıl önemli olan Türkiye'nin ve Türkçenin bu büyük dostunu ülkemizin tanıması, gelmiş geçmiş ve günümüzdeki başkaca büyük Türkologların adlarıyla birlikte onun adını ve eserini de değerlendirip yaşatmamız gerektiğidir. (10 Şubat 2022 - Cumhuriyet Kitap)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder