"Şiir öyle bir dildir ki, başka hiçbir dile çevrilemez. Hatta yazılmış göründüğü dile bile."
JEAN COCTEAU
***
Yabancı bir dili bırakın, "Ben sana mecburum" dizesini başka kelimelerle Türkçe yazmaya kalktığınızda bile bütün büyüsünü yitirdiğini görürsünüz. Bu yüzden, şiirin başka bir dile çevrilemeyeceğine, sadece yeniden yazılabileceğine inanıyorum. Nâzım Hikmet, Lorca gibi devleri çevirirken çevirinin aslına eşdeğer olabileceğini düşünmek safdilliktir. Bunun gerçekleşmesi için -örneğin- benim Sophokles ya da Seferis ayarında bir şair olmam gerekirdi. Çeviriler erek dile orijinal dilin taşıdığı sihrin sadece küçük bir yüzdesini nakledebilirler.
Kavafis'in bir özgünlüğü var. Hayatının son yıllarına kadar yüzlerce kez elden geçirip düzelttiği dizelerinden bütün gereksiz ayrıntıları çıkararak, söylemek istediklerini en uygun kelimelerle en yalın şekilde ifade etmeyi başarmıştır. Çevirmen, kelimelerin doğru karşılıklarını bulduğunda, şiir ana hatlarıyla kendiliğinden çevrilmiş olur. Bu yüzden, çoğu üçüncü dillerden yapılan çevirileri bile estetik duygular uyandırır. Konularının özgünlüğü, yergisinin acımasızlığı, dilinin ayırt edilebilirliği, dizelerinin çok katmanlığı, felsefî derinliği ve görünürdeki aldatıcı yalınlığı şiirlerinin başka dillere çevrilmesini özendirmiştir. Günümüzde İngilizceye elliden fazla çevirisinin olması bu yüzdendir. Aynı şekilde, Cevat Çapan, Erdal Alova-Barış Pirhasan ve Özdemir İnce-Herkül Milas gibi değerli aydınlar onu Türkçeye çevirme ihtiyacını duydular. İstos Yayınları'ndan Yunancasıyla birlikte yayımlanan benim çevirimi de eklerseniz, ondan başka Türkçeye dört kez çevrilen başka bir çağdaş şair yoktur. (ARİ ÇOKONA - t24.com.tr)
Kavafis'in bir özgünlüğü var. Hayatının son yıllarına kadar yüzlerce kez elden geçirip düzelttiği dizelerinden bütün gereksiz ayrıntıları çıkararak, söylemek istediklerini en uygun kelimelerle en yalın şekilde ifade etmeyi başarmıştır. Çevirmen, kelimelerin doğru karşılıklarını bulduğunda, şiir ana hatlarıyla kendiliğinden çevrilmiş olur. Bu yüzden, çoğu üçüncü dillerden yapılan çevirileri bile estetik duygular uyandırır. Konularının özgünlüğü, yergisinin acımasızlığı, dilinin ayırt edilebilirliği, dizelerinin çok katmanlığı, felsefî derinliği ve görünürdeki aldatıcı yalınlığı şiirlerinin başka dillere çevrilmesini özendirmiştir. Günümüzde İngilizceye elliden fazla çevirisinin olması bu yüzdendir. Aynı şekilde, Cevat Çapan, Erdal Alova-Barış Pirhasan ve Özdemir İnce-Herkül Milas gibi değerli aydınlar onu Türkçeye çevirme ihtiyacını duydular. İstos Yayınları'ndan Yunancasıyla birlikte yayımlanan benim çevirimi de eklerseniz, ondan başka Türkçeye dört kez çevrilen başka bir çağdaş şair yoktur. (ARİ ÇOKONA - t24.com.tr)
KONSTANTİNOS KAVAFİS
ARİ ÇOKONA (Gerçek Sanat)
Kavafis gibi ben de İstanbulluyum, atalarının yaşadığı Fener semtinde doğdum, ben de onun gibi İstanbullu olmamla gururlanıyorum. Şiirlerini yazdığı ve Yunanistan'da hor görülmesine, Yunancaya hâkim değil diye suçlanmasına neden olan İstanbul Rumcası benim anadilim. (Kavafis sağlığında Yunanistan'da çok dışlanmıştı. Dönemin şair-i azamı Palamas, eserini "Bunlar şiir mi şimdi?" sözleriyle küçümsemiş, o zamanlar yeni yetme bir aydın olan Seferis de onun için "Yunanca bilmeyen millî şairimiz" demişti.) Onu şair olarak çok sevdiğimden başka, birçok duygusunu paylaştığım bir insan olarak da kendime yakın buluyorum. Şiirlerini okurken aldığım keyfi başkalarıyla da paylaşmak istediğimden, İstanbulluluğunu vurgulayarak, onu diğer anadilim olan Türkçeye çevirmeye cüret ettim:
Diyorsun ki, "bir başka ülkeye,
bir başka denize gitmek istiyorum;
bundan daha güzel bir başka kent vardır kuşkusuz.
Ama kötü yazgım peşimi bırakmaz ne yapsam,
ve kalbim şimdi burada gömülü bir ceset sanki.
Ruhum daha ne kadar katlanacak bu çoraklığa?
Hangi yana çevirsem yüzümü, ne yana baksam
Hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma
bunca yıllarımı heder ettiğim şu ülkede."
Yeni bir ülke bulamazsın, arama sakın,
bir başka deniz de bulamayacaksın.
Nereye gitsen bu kent senin ardından gelecek,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
ve yaşlanacaksın aynı, hep aynı mahallede,
hep aynı evlerde ağaracak saçların.
Ve dünyayı bir uçtan bir uca dolansan da
dönüp bu kente geleceksin sonunda.
Yanılma sakın, bir başka gelecek umma,
ne seni bekleyen bir gemi var limanda
ne de beklediğin bir başka çıkar yol.
Nasıl tükettiysen ömrünü şurada, şu köşecikte,
Öyle kıydın demektir ona, tüm yeryüzünde.
TURGAY FİŞEKÇİ (Cumhuriyet Kitap)
Kavafis deyince unutulmaz bir anıyı da aktarmadan geçemeyeceğim: Kutay Onaylı adlı günümüzün genç bir şairi, Kavafis'in şiirlerini Cevat Çapan çevirisiyle okuyunca o kadar hayran olur ki bu şiirlere, "Çevirileri bu kadar güzelse, asılları kim bilir ne güzeldir..." diye düşünüp şiirlerin asıllarını okuyabilmek için Yunanca öğrenir. Şiirlerin asıllarını okuduğunda ise Türkçelerinin de asılları kadar güzel olduğunu görür:
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
***
Şiirler başka bir dile çevrildiklerinde güzelliklerinden çok şey yitirseler de o eksik halleriyle bile soylu duygular iletmeyi başarırlar. Şiir dünyanın geleceğine daha iyimser gözle bakmamızı sağlar.
ARİ ÇOKONA
(Cumhuriyet Kitap)
Merhaba!