Yönetmenliğini Tahsin İşbilen'in yaptığı bir belgesel film "Asya Minör Yeniden" : İkinci Dünya Savaşı zamanları Almanlar, Yunanistan'ı işgal etmiş, adalar birer birer Almanların eline geçiyor ve her türlü zulüm başlıyor. Kim itiraz ediyor kurşunu yiyor, çocuklar ve kadınlar aç, öylece bekliyorlar. Adalardan Samos Adası, en direnişçi ada, partizanı en çok ada ve çare yok partizanlar, çocuklar ve kadınlar derme çatma teknelerle kendilerini Türkiye'nin karasularına atıyorlar. Kimileri Karaburun'a çıkıyor, kimileri Aliağa'ya, kimileri Kuşadası'na. Geldikleri ülke savaşa girmese de savaş nedeniyle yiyeceği içeceği kıt bir ülke ama gelenler komşudan gelmiş, buyursun gelsinler. Son ekmekler kardeşçe paylaşılıyor, evler açılıyor, yataklar seriliyor ve yaklaşık 3 bin Yunan mültecisi yaşama şansına kavuşuyor.
O zamanlar hem Anadolu hem de gelen mülteciler bit içinde, misafirlere en güzel yataklar yapılıyor ama bitler birer ikişer bembeyaz çarşafların, yastıkların üstünde dolaşmaya başlıyor. O zaman Yunanlı bir direnişçi gülerek Türk dostuna sarılıyor ve "artık bitlerimiz birbirine karıştı biz kardeş olduk" diyor. Ve ikisi de gülerek bir şarkıya başlıyorlar...
Unutmayın bizi dünya Asya Minör olarak bilir yani Türkçesi biz Anadolu'yuz!
IŞIL ÖZGENTÜRK
Harita: HEİNRİCH BÜNTİNG - 1581
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
NÂZIM HİKMET
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan, Akdeniz'e kısrak başı gibi uzanan Anadolu'nun toprakları, sadece bir kara parçası değildir. Üzerinde yaşayan canlıları, yani insanları, hayvanları, bitkileri vb. şekillendiren bir bütündür. Ta Malazgirt'ten İç Batı Anadolu eşiğine kadar uzanan bozkır, köyleriyle, kasabalarıyla, insanlarıyla bütünlüklü bir alemdir. Anlayana tabii...
Evet, yüzyılların bozkırı hızlı kentleşmenin sonucunda ayrıcalıklı yerini kentlere bırakıyor gibidir ama ulusun hayatından çekip gitmediği, yok olmadığı, var olduğu yerde varlığını sürdürdüğü açıktır.
Ahlat ağacı uçsuz bucaksız Anadolu bozkırının yoldaşıdır.
Yalnızdır, şekilsizdir ama inatçıdır, dayanıklıdır.
Geçmişten geleceğe uzanır... (CÜNEYT AKALIN - Aydınlık Gazetesi)
Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi,
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktında yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim......
NÂZIM HİKMET
Göğsümüzün altında çarptıkça yüreğimiz,
Savunacağız biz,
Güneşi, havayı, suyu ve insanı,
Savunacağız biz,
Kalbin öğrettiği en güzel şeyi:
Vatanı!
HASAN İZZETTİN DİNAMO
Merhaba!