9 Haziran 2024 Pazar

ZORBALIK

 

Nedir zorbalık? Eflâtun'un bu konuda bir sözü var. Zorbayı şöyle tanımlamış iki bin dört yüz yıl önce yüce filozof: "Zorba, gözünü dört açıp kimlerde yürek, kimlerde üstünlük, akıl, güç olduğunu bir bakışta görmek zorundadır. İstesin istemesin bunlarla uğraşmadan, ayaklarını kaydırmadan rahat edemez. Sonunda devleti temizler hepsinden... Evet, hekimlerin başvurduğu temizlemenin tam tersi. Onlar bedende kötü ne varsa atıp yalnız iyiyi bırakırlar, zorba ise iyilikleri atıp kötüleri bırakır. Yapabileceği iki şey birbirinden beterdir: Ya yaşamaktan vazgeçecek, ya çoğu kendisini sevmeyen aşağılık insanlar arasında yaşayacak."

Görüyorsunuz, "zorba" binlerce yıl geçmiş, ona has niteliklerini hep korumuş! Düşman olduğu değerler belli; yüreklilik, üstünlük, akıl!.. Hepsini temizleyecek ki kendisi gibi irili ufaklı zorbalarla topluma, devlete egemen olabilsin. Bir toplumda ne kadar erdem varsa hepsini kökünü kazıyacak ki kendini huzurlu, güvenli bulsun!

Zorbalığın ana kuralları var, hiç değişmeyen, yüzyıllar sonra bile yürürlükte, ayakta kalan. Bunları da Aristo şöyle özetlemiş: "Zorbalık kuralları şunlardır: En önemli kişileri elden geldiğince alçaltmak. İşten en iyi anlayanları devletten uzaklaştırmak. Halkın dernek kurmasını, şenlik yapmasını, okuyup öğrenmesini önlemek, ruhu yükselten ve insana güvenlik veren her şeyi engellemek, okula gitmelerini, toplanıp eğlenmelerini yasak etmek, insanlar arasındaki ilişkiler onlara güven verdiği için, yurttaşların birbiriyle düşüp kalkmasını  önlemek için her çareye başvurmak, gece gündüz sokaklarda devriyeler gezdirip kapıları dinletmek, herkesin mahrem hayatını açığa vurmak. İnsanlar böylece yavaş yavaş köleliğe alışırlar. Her yerde casuslar bulundurulur yapılan ve söylenen her şeyi öğrenmek için. Hieron'nun Sirakuza'da yaptığı gibi toplantılar yapılan her yere curnalcı ve iftiracılar salınır." Aristo zorbalığın ayakta kalmak için başvurduğu önlemleri sıralarken şunları da ekliyor: Yurttaşları yoksul bırakmak, savaş açmak... 

Değişmiyor, hedefinden şaşmıyor, yeni yöntemler aramıyor, hep aynı çizgide, hep aynı kesin kurallarla çalışıyor zorbalık!.. Halkı sindirmek, önemli kişileri elden geldiğince aşağılatmak, halkı parçalamak, köleleştirmek... Eskiden bir "zorba" bunu tek başına yapardı, tabii yardakçıları ile... Şimdi aşırı sağcı partiler, dernekler, politikacılar toplumu tek bir zorbanın buyruğuna sokmak için aynı yolu yöntemi izliyorlar. Her şeyden önce yasaları ayaklar altına almaktır başlıca tutumları. 


Fransız sosyalist lideri Jean Jaurés, zorbalıkla savaşmanın yolunu "yasalara bağlı olmakta" bulur... "Yasalara körü körüne bağlı değilim. Yasaların ne kötü çıkmazlara düştüğünü gördük. Ama yine de işçilere yasa yolundan ayrılmamalarını salık veririm. Çünkü zorbalık, güçsüzlüğün belirtisidir, uzun da sürmez."

(OKTAY AKBAL - Yaşayıp Görmek, 1983)






Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder