Her zaman başıma gelen olaylardan esinlenerek yazıyorum.
Hikâye benim için gerçek değilse okur için de gerçek olmayacaktır.
Güzel bir hikâye tıpkı müzik gibi bestelenmeli bence.
Tamamı tek bir tondan söylenen hikâye yavan ve tekdüze olabilir.
(JOY COWLEY)
***
Hayata dair her şey nasıl anlatılır, hayatınıza dair her şeyi bir öyküde nasıl görebilirsiniz? Sanırım herhangi bir Alice Munro öyküsünü okuduğunuzda bunların karşılığını bulacaksınız.
İnsandan insana giden bir anlatıcıdır o. Kadının varoluş gerçeğini yaşadığı anların seyrinden alıp dünle bugünde oluşagelen her bir durumuyla yansıtır.
Hayata sezgisel bakar. İzlenimci bakışının ardındaki ayrıntılar gene insanın iç dramına dairdir. Orada derin yarılmalar, bilinç kanamaları, hatırlamalar, kayıplar, iz bırakan yalnızlıkların dramı vardır.
Bu anlamda yazdığı, gerçekliğini anlattığı her insanlık durumunu bir yer/mekân duygusuyla adeta taçlandırır. Taşıyıcıdır, başka seslerin renklerin anlatısına yansımasına kapı aralar [Alice Munro]:
"Genelde bir hikâyeyi yazmaya başlamadan önce onunla epey tanışıklığım olur. Yazacak düzenli bir zamanım olmadığında hikâyeler kafamda o kadar uzun süre dönüp dururdu ki yazmaya başladığımda onlara tamamen hâkim konumda olurdum. Şimdi bu işi defterleri doldurarak yapıyorum."
(FERİDUN ANDAÇ - Cumhuriyet Kitap)
***
Hadi çıkar not defterini. Hadi, yaz içinden geçenleri. Bir öykü, bir roman, bir kitap... Hadi bir kitap daha... Sözcüklerin, tümcelerin yeter mi kucağında bebeğiyle başı yana dönük, kimsenin yüzüne bakamayan o kadının kaygılı gözlerini anlatmaya? En bilinen, en yetenekli, en çok satan, daha büyük, çok daha büyük yazarların gücü yetebilmiş mi? Cilt cilt kitaplardan bize kalan... Daha yol kıyısına atılırcasına bırakılırken küçülen kara birer insan lekesi...
Tüm bu yazdıklarının üstünü çiziyor. Üstünü çiziyor her şeyin. İçi daralıyor. Bu dönemde edebiyat dediğin geçici bir müsekkin.
(CAN ÇELEBİ / Bodrum Terzisi - Artemis Yayınları)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder