Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: 'Sıkıntılar duradursun!'
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
ORHAN VELİ
Balyoz Sokak, Gamsız Apartmanı'ndaki atölyesine girdiğinde Bedri Rahmi; Orhan'ı renkli, bol salaş bir gömlek, bol bir pantolon, dağınık halde dalga dalga saçları, kulağına da sigara sıkıştırılmış vaziyette, her zamanki sıcak gülümsemesiyle karşıladı. Boşluğu kucaklar gibi ellerini heybetli gövdesinin iki yanına açtı,
"Vay Reis, hoş geldin!"
"Hoş bulduk, Bedros!"
"Ne iyi ettin de geldin. Haftaya Taksim'de Fransız Konsolosluğunda sergileyeceğim resimler bunlar. İlk gören sen olacaksın sergimi!"
Orhan gülerek, "E artık resimlerini burada göreceğime göre sergine gelmeme gerek kalmayacak!" diye takıldı dostuna. Atölyeye şöyle bir göz gezdirdi; şövale üzerinde resimler, boya, tiner kutuları, küçük heykelcikler, resim fırçaları... Bu atmosferi görünce ressam olma arzusu belirdi içinde. Kesif bir tiner kokusunun birdenbire ciğerlerine kadar uzandığını hissetti. Durumu kanıksamış olan Bedri Rahmi, buna aldırmadan atölyede bulunan elli civarındaki resmi coşkuyla anlatmaya başladı, "Bak Reis! İşte bunlar Anadolu kilimleri, Anadolu kadınları. Nasıl âşık olmazsın şu Anadolu'nun her bir güzelliğine!"
"Senin resimlerinde Anadolu'yu görmekle beraber, renklerinin canlılığı ve resimlerindeki yaşama sevinci Matisse'i anımsatıyor bana."
"Evet Orhancığım!" dedi Bedri, "Senin şiirlerindeki gibi. Resimlerimde yaşama sevinci her zaman vardır. Olmazsa olmazımdır bu. Yaşanır mı hiç yaşama sevinci olmadan?" (ADEM KOCAMAZ - Veli'nin Oğlu Orhan)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder