8 Mayıs 2021 Cumartesi

ACI MİZAH

 


NURETTİN ARTAM


   Nurettin Artam, okulda öğretmenim olduğu gibi, meslekte de ustam oldu. Savaş yıllarında bir "Radyo Gazetesi" vardı, devletin sesi demekti. Bu radyo gazetesini her akşam canlı olarak Nurettin Artam okurdu. Bu yüzden olacak onun adıyla değil de "Radyo Gazetesi" diye anarlardı. Sanıyorum her akşam, saat sekiz oldu mu radyonun başına geçer, devletin sesini bangır bangır söylerdi.
   (...)
 1950'de CHP iktidardan düşünce hoca da biraz sıkıntıya düşmüştü. Gerçi parti hocayı Eskişehir'den aday göstermişti ama zaten 34 milletvekili ile Meclise giren CHP'liler arasında hoca yoktu. Ulus'ta "Yankılar" köşesinde yazdıklarından aldığı para ile emekli maaşına kalmıştı. Karpiç'te, yuvarlak masada, Aka Gündüz'le birlikte içerken yüzünde ince bir acının izleri görülürdü. Sakin, sessiz görünümü ardında sinirli halini gizlerdi. Olabildiğince kibar ve nazikti. Çevresinde oluşan nezaketsizliğe kızar, elinden geldiğince iğneli bir sözle yanıtlardı. Birine kızınca küser, aylarca konuşmazdı. Çetin Altan o yıllarda genç bir gazeteciydi. Gençliğinden olacak eski ustalara takılırdı. Hocaya da takılmış küstürmüştü. Çetin, böbreğinden rahatsız, taş düşürüyordu. Bundan ötürü de günlerdir yuvarlak masaya uğramaz olmuştu. Hoca bir gün,
   "Nerelerde, gözükmüyor?" diye sordu.
   "Taş düşürüyor."
   "Hay Allah," dedi. "Şu taş, kısmı süflisine düşecek yerde, kısmı ulvisine düşseydi de rahat etseydik."
   Bu güzel nükte Çetin Altan'a anlatıldığında, "Çok sevdim," demişti. "Taş eğer kafama düşse yaramı kendi elleriyle saracağını biliyorum."
   (...)
   Hocanın şairliği de vardı. Arada hece, aruz şiirler yazardı. Hatta Halı diye bir şiir kitabı da yayınlamıştı. İki dizesi vardı ki okuya okuya herkese ezberletmişti:

Kadehim düştü elimden halıya
Halı sarhoş gibidir kaç gecedir

   Çetin Altan durur mu, hemen bir benzetme yapmış, iki dizeye şöyle bir biçim vermişti:

Kadeh elde gene düştük halıya
Sarhoşum dut gibiyim kaç gecedir



ÇETİN ALTAN & AZİZ NESİN


   Aziz Nesin ile Sabahattin Ali birlikte bir mizah dergisi (Marko Paşa) çıkarmayı kararlaştırdılar. Sabahattin Ali'yi polis izlediği için Aziz Nesin de "polis takibine" uğramaya başladı. 
   Bizde mizah dergileri, o zamana kadar, yabancı dergilerin taklidi gibiydi. İlk kezdir ki Aziz'le Sabahattin bize özgü, ulusal diyebileceğimiz mizah türünü bu dergide gösterdiler. Öyle başarılı olmuşlardı ki, dergi günlük gazetelerden fazla satıyordu. Haftalık derginin tirajı 60-70 bine kadar çıkmıştı. Durmadan CHP iktidarına çattıkları için bu dergiden iktidarın huzuru kaçmıştı. Savcılık ilk fırsatta Marko Paşa'yı kapattı. Sabahattin Ali de bir kovuşturma bahane edilerek Üsküdar Cezaevine kondu. Aziz Nesin daha sonra dergiyi Malum Paşa, Merhum Paşa adları ile yeniden çıkarmak istedi ise de fırsat vermediler. Durmadan kapattılar.
  Dergisi kapandıktan sonra Aziz Nesin uzun süre işsizlik dönemi geçirdi. Adı da solcuya çıktığı için o dönemde Babıali basınının hiçbirinde iş bulamadı.
  "Azizname" adlı taşlamasından ötürü kovuşturmaya geçmişlerdi. Hakkında bir de tutuklama vardı. Polis onu her yerde arıyordu:
  "Tutuklanmam için emir alan polis beni arıyordu. Büyük geçim sıkıntısı çektiğim o günlerde, cezaevine girmeden önce, tutuklu kalacağım sürece iki çocuğumun geçimini sağlayacak parayı bulmaya çalışıyordum; ondan sonra da gidip polise teslim olacaktım. İstanbul polisi büyük bir çabayla beni altı ay aradı. Polis beni bulamadı. Çünkü o kaçak gezdiğim günlerimi İstanbul'un genel kitaplıklarında, mizah konusunda çalışarak geçiriyordum ki, kitaplıklar polisin uğradığı, uğramayı akıl edeceği yerler değildi."
 Yöneticilerinin anlayışsızlığı yüzünden bazı ülkeler birçok şeyden nasibini alamaz. Sadece ekonomiden, özgürlüklerden, çağdaş düşünceden değil; mizahtan bile nasibini alamaz. Yöneticilerin anlayışsızlığı mizahı bile köreltir. Sanki bu ulus, Nasrettin Hoca'yı bilmemiş, Bektaşi fıkralarını tanımamış gibi. Onun için en yetenekli mizah yazarlarımız bu anlayışsızlıktan çok çekmişlerdir. (MEHMED KEMAL / Haber Peşinde 50 Yıl - Afa Yayınları))










    

Merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder