Avrupa'nın başı çeken emperyalist ülkeleri Suriyeli kalifiye emekçileri karpuz seçer gibi seçme ayrıcalığını kullanmaktadırlar. Kalifiye olan da olmayan da yerli işçi sınıfını baskılayacak yedek işgücü olarak zaten işlev görecektir. Dahası, yeni gelenlere bakan yerlilerde ırkçı damar şişecektir. Her emekçinin dokunulmaz hakları, insanca yaşayabileceği ücreti olsa, çalışma hakkı anayasal güvence altında olsa, hiç "kendiliğinden ırkçılık" diye bir şey olur muydu? (AYDEMİR GÜLER - soL Haber)
Arkadiy Vayspapir, 1941 yılında Almanların Sovyetler Birliği'ne saldırdığı dönemde, Kiev'in savunmasına katılmış ve çatışma sırasında aldığı ağır yara nedeniyle askeri hastanede yatarken, Kiev'in Almanların eline geçmesi sonucunda esir düşmüştü. Çeşitli esir kamplarına gönderilen Vayspapir, 1943 yılında, Nazilerin en büyük imha kamplarından biri olan Sobibor'a gönderildi.
Burada, yine bir Sovyet savaş esiri olan Teğmen Aleksandır Peçerski liderliğindeki isyan ve kaçış planının organizasyonunda görev aldı.
Plana göre, kampta terzi atölyeleri bulunduğu için, buralarda çalışan esirler, kampın üst rütbeli SS subaylarını, elbise provası gibi çeşitli bahanelerle atölyelere davet edip burada öldürecek ve böylelikle hem silahlanıp hem de kampın bütün komutanlarını devre dışı bıraktıktan sonra, kamptan kaçacaklardı. Ancak, bazı komutanların atölyelere gitmeyi reddetmesi ve öldürülen bazı komutanların cesetlerine rastlanması, planın tam başarıya ulaşmasına engel oldu. Sonuçta, ele geçirilen silahlarla bazı muhafızlar öldürüldü ve kamptaki 550 civarındaki mahkumdan 420 kişi, kampın çevresindeki mayınlı bölgeden koşarak kaçmaya çalıştı. Bu esnada 80 kişi hayatını kaybederken, takip eden haftalarda, kamptan kaçanlardan 170 kişi yakalanarak kurşuna dizildi. Hayatta kalanlarınsa önemli bölümü, Nazi karşıtı partizan hareketine katıldı. Böylelikle bu olay, İkinci Dünya Savaşı'ında Nazi kamplarında başarıya ulaşan yegane silahlı isyan hareketi olarak tarihe geçti.
Sobibor Kampı'nın faaliyet gösterdiği on yedi aylık dönemde (15 Mayıs 1942 - 15 Ekim 1943), kampta büyük çoğunluğu Yahudi kadın ve çocuklar olmak üzere, 250 bin kişi, gaz odalarında imha edilmişti. İsyan ve kaçış operasyonundan sonra, SS şefi Heinrich Himmler'in talimatıyla, kamp ortadan kaldırılarak buradaki bütün izler yok edildi ve kamp yeri, patates tarlasına dönüştürüldü. (BirGün Gazetesi)
Burada, yine bir Sovyet savaş esiri olan Teğmen Aleksandır Peçerski liderliğindeki isyan ve kaçış planının organizasyonunda görev aldı.
Plana göre, kampta terzi atölyeleri bulunduğu için, buralarda çalışan esirler, kampın üst rütbeli SS subaylarını, elbise provası gibi çeşitli bahanelerle atölyelere davet edip burada öldürecek ve böylelikle hem silahlanıp hem de kampın bütün komutanlarını devre dışı bıraktıktan sonra, kamptan kaçacaklardı. Ancak, bazı komutanların atölyelere gitmeyi reddetmesi ve öldürülen bazı komutanların cesetlerine rastlanması, planın tam başarıya ulaşmasına engel oldu. Sonuçta, ele geçirilen silahlarla bazı muhafızlar öldürüldü ve kamptaki 550 civarındaki mahkumdan 420 kişi, kampın çevresindeki mayınlı bölgeden koşarak kaçmaya çalıştı. Bu esnada 80 kişi hayatını kaybederken, takip eden haftalarda, kamptan kaçanlardan 170 kişi yakalanarak kurşuna dizildi. Hayatta kalanlarınsa önemli bölümü, Nazi karşıtı partizan hareketine katıldı. Böylelikle bu olay, İkinci Dünya Savaşı'ında Nazi kamplarında başarıya ulaşan yegane silahlı isyan hareketi olarak tarihe geçti.
Sobibor Kampı'nın faaliyet gösterdiği on yedi aylık dönemde (15 Mayıs 1942 - 15 Ekim 1943), kampta büyük çoğunluğu Yahudi kadın ve çocuklar olmak üzere, 250 bin kişi, gaz odalarında imha edilmişti. İsyan ve kaçış operasyonundan sonra, SS şefi Heinrich Himmler'in talimatıyla, kamp ortadan kaldırılarak buradaki bütün izler yok edildi ve kamp yeri, patates tarlasına dönüştürüldü. (BirGün Gazetesi)
( Naziler tarafından yıkılıp üzerinden yol geçirilen gaz odaları, arkeologların kazıları sonucu ortaya çıkarıldı.)
Savaşlar birer soykırımdır. Bu, yalnız Birinci, İkinci Dünya Savaşları için geçerli değil. "Üçüncü Dünya Savaşı"nda da böyleydi. "Soğuk Savaş" denen Üçüncü Dünya Savaşı da insanları ikiye, üçe, dörde ayırdı. Bitmiş de değil. Bir yerde bitiyor, başka yerde başlıyor. Silah üreticileri devletler, ülkeler üzerinde çok etkili. Canlarını koymuşlar silah üretimine. Herhalde çok kazanıyorlar. Bu gidişle savaşlar hiç durmayacak.
YAŞAR KEMAL
İnsan vicdanlı olandır. Merhametli olandır. Zayıfın yanında zayıfla beraber olabilendir. Ne yapalım? Yaşlılar ölsün mü? Fakirleri, kadınları, çocukları ne yapalım? Bugün 'haklı' diye bir şey yok, sadece 'güçlü' var. Bu ahlaksızlıktır. O gücün karşısında boyun eğmek de, o gücü kötüye kullanmak da soysuzluktur. Yıkımdır bu.
AHMET ÜMİT
İnsan aslında gördüğü kadardır.
Gerçekliğin ne kadarını görebiliyorsa, o kadardır.
Zaten bu yüzden erki elinde tutanlar, görme biçimlerini yoksunlaştırmak için bu denli yoğun çalışıyorlar.
ALTAY ÖKTEM
tuhaf bir adamsın vesselam
canını sıkan bir sokağı
boyuyorsun da
kırmızıya
bir yaprak düşse dalından
altında kalıyorsun
hiçbir şeyin uymuyor kitaplara
ama gel bu sabah
karını öperek uyandır
işe mişe de gitme
kızına kahvaltıyı sen yaptır
sonra pırıl pırıl günü tak yakana
yeni bir hayatın önsözü gibi
kentin kalabalığına karışıp yürü
kimse korkmasın bakışlarından
üstün başın boydan boya gökyüzü
çocukların ellerine bulaşsın dursun
nasıl olsa
hala güzel masallara inanıyorsun
ENVER ERCAN
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder