"Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter."
SEMA ÇULAM
"Zeytin Toplayıcıları"
Ağacım, dört kol çengi kıyamet,
Her dalımda bir memleket,
Uzar kollarım uzar,
Taşımda toprağımda bereket,
Köklerimden başlar hürriyet,
Bana çarptıkça anlar
Yağmur, yağmur olduğunu
Rüzgâr, rüzgâr...
CAHİT IRGAT
(Fotoğraf: ARA GÜLER)
İçki yüzünden yaşamında pek çok gel git yaşayan, yoksulluğa düşen Cahit Irgat, arkadaşlarının vefasını hiç yitirmedi. Yaman Tüzcet aşağıdaki anekdotu aktarır:
"Bir gün Erol Günaydın'la adalardan birindeki bir meyhanede iyice içmişler. Meyhane kapanırken, bir şişe de rakı alıp çıkmışlar dışarı. Yukarılarda çamların arasında, denizi ve mehtabı seyrederek içmeye devam etmişler. Oturdukları yer bir küçük uçurumun tam tepesi. Aşağısı 8-10 metre kadar varmış. Bir ara Cahit Ağabey, Erol Günaydın'a sormuş: Erol, beni seviyor musun? Tabii seviyorum Cahit! Ne kadar seviyorsun? Çok! Ne kadar çok?.. Yani ben ne istersem yapar mısın? Yaparım! Kendini buradan aşağı atar mısın? Atarım! At o zaman! Erol Günaydın hiç ikirciklenmeden atmış kendini aşağıya! Kolu kırılmış... Cahit Ağabey doğal ki çok üzülmüş."
Muzaffer Akyol'un Cunda adasındaki atölyesinde; ahşap, antika bir kapı üzerindeki son çalışmasını gören Tuncel Kurtiz, ressamdan Zeytinbağı'nın bahçesindeki gemiye resim yapmasını ister. Tuncel Kurtiz ile Zeytinbağı'na gelen Muzaffer Akyol, gece gündüz çalışarak geminin dış cephesine muhteşem bir resim yapar.
MUZAFFER AKYOL
"Zeytin Ağacının Gözleri"
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder