25 Şubat 2018 Pazar

"KİMSESİZLERİN KİMSESİ CUMHURİYET" İN AYDINLARI




   Şimdi katar katar trenler Anadolu'da
Bahardan bahara dolaşmaktadır.
Biri Sivas'tan kalkar, biri Malatya'ya varır
Gurbetçiler Ardahan'dan, Posof'tan
Yayan yapıldak dağları aşmaktadır.
Bilmem bu delişmen sevda içinde halim
Nereye varır.


TURGUT UYAR












CELÂL YALINIZ



   Sakallı Celâl yoksulluktan kırılan bir köy kahvesinde konuşurken:

  - Bastonumu soksam yeşertecek kadar verimli bu Anadolu toprağından, üzerinde yaşayan insanların karnını doyuracak kadar ürün alamamayı başardığımız için ne kadar alkışlansak yeridir! demiş ve bunun sorumluluğunu aydınlara yüklemişti:

  - Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisizdir... Türkiye'de 'aydın' geçinenler 'Doğu'ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde 'Batı' yönünde koşturarak 'Batılılaştıklarını' sanırlar! (ORHAN KARAVELİ - Sakallı Celâl / Bir 'Bilinmeyen Filozof'un Yaşam Öyküsü)









   Akçaköy'de o yüksek göklerin altında doğan, yoksulluk yüzünden köyün sığırını sıpasını güden çocuk, evlerinde bir tek kitap olmadığı, anası babası okuma yazma bilmediği halde nasıl ünlü bir öğretmen; yapıtları sahneye, perdeye aktarılan, yabancı dillere çevrilen bir yazar oldu? (FAKİR BAYKURT - Özüm Çocuktur / Özyaşam Öyküsü - 1)




   "Dikenlerin arasından çıkıp gelen bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bırakılmış köylerin birinden, Akçaköy'denim. Ailem yoksuldu. Kır bayır kırk iki dönüm toprağımız vardı... Annem babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüze geçten geç tek açılan ilkokul yalnız üç sınıftı. Evimizde tek bir kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsü'nde eğitti. Öğretmen yaptı. Elime kalem verdi, yurdun yazarları arasına attı."



FAKİR BAYKURT










   "Ben bir rastlantıyla okuma olanağı bulmuştum. Açların, çıplakların, okumayanların yerini, şans bize gülmüş, biz doldurmuştuk. Peki, bana bunları kim veriyor diye sorduğumda, o günlerdeki yanıtım devlet oluyordu. Daha sonra devlet kimi temsil ediyor sorusuyla asıl karşılığını buldum. Halk veriyordu, Türkiye gibi okumayanların milyonları bulduğu bir ülkede okuyabilenleri aslında halk okutuyordu... Bu borç ödenmez, ama ödemeye çalışmak gerekiyor işte böylece de sosyalist oldum..."



AZİZ NESİN










Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyik olur uçar gider
Ardahan'dan Edirne'ye
Edirne'den Ardahan'a kadar



CAHİT KÜLEBİ













Merhaba!

18 Şubat 2018 Pazar

İNSANCA









30 milyonun açlığına çare bulmak 1 milyar dolar, ABD'nin askeri bütçesi ise 692 milyar dolar.

   Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 26 ülkede 30 milyondan fazla insanın hayat ve geçim kaynaklarını kurtarmak ve akut açlığa çare bulmak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. Öte yandan 2017 Kasım ayında ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu 626 milyar doları taban bütçe; 66 milyar doları muhtemel dış operasyonlar bütçesi olmak üzere Savunma Bakanlığının 692 milyar dolarlık 2018 Mali Yılı Bütçesi'ni onayladı. (Cumhuriyet Gazetesi)



   "ABD kendi ülkesinde savaş yaşamak istemiyorsa her on senede bir dışarıda bir savaş yaratmalı.
 Zira savaşlar Amerikan halkının yaşam sigortasıdır."

THEODORE ROOSEVELT
(1906'da Nobel Barış Ödülü ile onurlandırılan! ABD Başkanı)









 ...Toplumsal ayrışma ve ayrıştırma oyunlarıyla, kullanılmaya açık yapılarla, emperyal menfaatlerin oyuncaklarını oluşturmak yine şiddetin desteklenmesi yoluyla sağlanıyor. Bu oyunu akıl çözebilir. İnsanlığın umudu olan akıl ancak şiddete dur diyebilir. İnsan olmanın temel ölçüsü akıl sahibi olmak değil midir?  


OKDAY KORUNAN
(Yönetmenliğini yaptığı Hiç Kimsenin Öyküsü adlı oyunun program dergisinden)










   Doğa, birbirinden değişik türdeki canlıları büyük bir acımasızlıkla yaratır. Yasaklardan beslenen doğa, üretmek ve karşılığını almakla yükümlüdür. Hayvanların krallığında buna kimse itiraz etmez. Hasat dönemlerinde binlerce karınca yiyeceksiz kalıyorsa, kazançlar ve kayıplar gezegenin muhasebesinde gözden geçirilir ve yiyecekten kendi payına düşeni almayan hiçbir karınca kalmaz. Milyonlarcasının selde veya bir çapa darbesiyle ölmüş olması çok da önemli değildir çünkü doğa ölüleri saymaz, yaşayanları sayar. Yaşayanlar ona fazla geldiğinde ise yeni bir ölüm şekli ayarlar. Her şey çok basit, açık ve adildir. Ancak, insanlar hayvanlar gibi değildir. Onlar doğanın kendilerine verdikleriyle yetinmez, kendi payına razı olmaz ve hep daha fazlasını isterler. Güçlünün güçsüzü daha da savunmasız hale getirmesiyle savaşlar sürer gider. Tarihin derinliklerine daldığımızda görürüz ki; zengin ve güçlüler, güçsüz ve yoksulları her zaman ezerek ve sömürerek hayatta kalma yarışını kazanmaya çalışmıştır. Görünen o ki, insanlar arasında hiçbir şey adil değildir... (ÖZLEM ÜLKÜ DEMİR - Aydınlık Kitap)










"Acı duyabiliyorsan, canlısın.
Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın."


LEV TOLSTOY










İnsanların sıkışan elleridir barış
dünyanın masasındaki ekmektir
gülümsemesidir annenin.
Budur yalnızca.
Başka bir şey değildir barış.


YANNIS RITSOS
(Çevirenler: İoanna Kuçuradi - Özdemir İnce)











Merhaba!

11 Şubat 2018 Pazar

KARANLIKTA GÖRMEK




"Entelektüel karanlığı gören adam değildir, karanlıkta gören adamdır."


ÖZDEMİR İNCE











   Bilmeyenler ya da bilmek istemeyenler, farkına varacak bilince ya da insani duyarlılığa sahip olmayanlar, bizim kadar suça ortak olmuyorlar aslında. Biz, ne kadar iyi niyetli olsak da, karşımızdaki kötülüğe fırsat tanıdığımız, gördüğümüz halde engel olmadığımız ya da olamadığımız için bile bir şekilde suça ortak olduk. Bu açıdan "bilmek" bir sorumluluk yükler insanın sırtına.



ALTAY ÖKTEM










"Ben tek başıma zaten neyi değiştirebilirim ki, diyerek hiçbir şey yapmamak kadar büyük bir yanlış yoktur."

EDMUND BURKE










   Kendinden beklenen rolü oynamayı reddeden herkes, sesini duyurabileceği bir yol bulur. Kimi fotoğraf makinesiyle, kimi kalemle, kimi gitarla ya da kendini var edebildiği bir sahneyle. Kimisi de "salt iyilik"i yaşayarak ve yayarak. Günümüzde, sistemli kötülük bunların üstünü kapladığı için yeterince duyulamıyor, görülemiyorlar sadece. Bu bir süreç. Tarihin akışı geri döndürülemez, bir süreliğine duraksayabilir ancak. Bu sis dağıldığında, uzun süredir baskı altında tutulan büyük bir potansiyelin aniden ortaya çıktığını göreceğiz. Güzel günler göreceğiz yani.


ALTAY ÖKTEM











   Şiir yazmayı sürdürmek de bir itiraz hakkıdır. Çünkü sözcüklerin haysiyetini en çok şiir korur. Bu yüzden bazen şiir geldi kelimeye dayandı derler; kelimelerin haysiyetini onu yozlaştırmadan, onu cinsiyetçi kılmadan, geleceğe dair sözünü söyleyebilmektir şiir. Hüzünlüyüm ama bileniyorum, öfkeliyim ama bileniyorum, ne öfkeme yeniliyorum ne de hüznüme yeniliyorum. Yine de benim vazgeçemediğim hem hüzünlü hem de öfkeli olmanın beni nasıl bilediğinin farkına vardıran şey şiirdir ve şiir bu yüzden toplumun ya da gerçekliğin dayattığı değil benim itiraz hakkımı kullandığım bir çıkış noktasıdır.  



AHMET TELLİ









Dünyayı arala, bu insanları geç
sesini dinlendir
bir yumruk bulundur yedeğinde
yoksa çocukların düşü kırılır.

Toplayıp yeryüzünü silkele pencereden.


VEYSEL ÇOLAK












Merhaba!

4 Şubat 2018 Pazar

GERÇEK SANAT





   "Sanatçı çağına karşı birinci derecede sorumludur. Birinci derecedeki sorumluluğu, belge bırakması gerektiğidir. Yaşadığı coğrafyanın meselelerinde kendini sorumsuz göremez. Bunca acının, talanın, yağmanın ve insan onurunun ezildiği yerde, sanatçı oturup natürmort yapmamalı..."



MUZAFFER AKYOL








   "Batmakta olan geminin duvarlarına çiçek resimleri yapıyorsunuz ve bunun adına sanat diyorsunuz."



BERTOLT BRECHT







"Sorumsuzluk ayrıcalığını talep eden yazarların ve sanatçıların sayısı çok fazla.
Tarihten ve toplumsal mücadeleden ayrı tutulunca kültürel işlev metafizik bir şey olur."



EDUARDO GALEANO








   "Dolayısıyla sanat ve edebiyat kapitalizme karşı verilen mücadelenin cephelerinden biridir ve bu anlamda politiktir. Fakat kaba politika yapamaz. Kendi politikasını, estetik kaygıları gözeterek, insanlık durumunu en gerçekçi biçimde anlama çabasıyla sürdürmek durumundadır."


YAVUZ ALOGAN












   "Üç maymun önlerine yığılan dağ gibi etin, kanın keyfini çıkarırken, altta bu etleri parçalamak için kurtlar saldırıyor. Emperyalizmin bugün Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da yaptığı bu olaydır işte. Kurtlar sofrası kan revan içinde.
    Ben resmi yapacağım, şair şirini yazacak, heylektıraş taşını yontacak, tiyatrocu oyununu oynayacak, seramikçi hamurunu yoğuracak. Bir şartla. Olup biteni ıskalamadan, olup bitene sırtını dönmeden."



MUZAFFER AKYOL
   









"Bildiğim bir şey varsa, o da sanatta, şiirde güzellik kendi başına bir anlam taşımaz. Bir manası olmalı güzelliğin."



NÂZIM HİKMET














Merhaba!