Bu kadar merak etmeleri anlaşılabilir, çünkü Küba hiç ABD'ye benzemiyor. Obama devlet başkanlarının basın toplantısında insan haklarından bahsetmeye kalkınca Raul tarafından azarlandı, elini sahtekarca omzuna atmayı denediğinde Raul o kolu öyle bir yakaladı ki Obama'nın eli uzun bir süre ölü martılar gibi havada sallandı durdu.
Gerçekten bir ABD başkanının uyduruktan da olsa "insan haklarından" bahsedebileceği son yer Küba. Bunun nedenini, Sol Haber okuru Küba'yı zaten çok iyi bildiği için ABD'de arayacağım.
Amerikalıların toplumsal eşitsizliklerin boyutunu bilmedikleri ve farkına varmaları durumunda isyan edecekleri söyleniyor. Bir araştırmada Amerikalılara bir çalışan ile CEO arasında kaç kat ücret farkı var ve sizce ideali ne olmalı diye soruluyor, yanıt olan 30 kat ve ideali 7 kat. Oysa gerçek 354 katmış.
Sosyalizmde de bir sosyal motivasyon olarak ücret makası kullanılır, ama bu bir çok örnekte 2 katı bile aşmaz. Ayrıca bu farkın kaynağı diğer emekçilerin sömürülmesi değildir.
50 milyona yakın Amerikalı yoksulluk içinde yaşıyor ve Kübalıların bütün kısıtlarına rağmen bilmedikleri şey ABD'de çok doğal: 1,5 milyon civarında insanın evi yok, sokakta veya bir arabada yatıyor. Bir çalışma; insanların % 62'sinin acil bir durumda harcamak için bir kenarda biriktirilmiş 500 dolarının olmadığını ve her an insanların evsizlerin durumuna düşebileceğini bildiriyor.
Yine Kübalıların hiç anlayamayacakları bir konu, 48 milyon ABD vatandaşının hiçbir sağlık güvencesinin olmaması. Sağlık hizmeti Küba'da her vatandaşın doğuştan kazandığı bir hak olduğu için, bunun ticareti ve giderek artan güvencesiz insan sayısı akla sığmayacak bir "insan hakkı" ihlali olarak ortaya çıkıyor. (ERHAN NALÇACI-soL Haber)
FİDEL CASTRO
ABD Başkanı Barack Obama'nın Küba ziyaretinin ardından, Fidel Castro ziyaretle ilgili 1500 kelimelik uzun bir mektup kaleme aldı.
Casto "Kardeş Obama" başlıklı yazıda Küba'nın "onurlu ve özverili" bir ülke olduğunu belirterek "Küba halkı eğitim, bilim ve kültürel gelişmelerle elde edilmiş zaferlerden, haklardan ve manevi zenginliklerden asla vazgeçmeyecektir" ifadelerini kullandı.
"İmparatorluğun bize bir şey hediye etmesine muhtaç değiliz. Bizim çabalarımız yasal ve barışçı yollardan olacaktır. Çünkü bu bizim, gezegen üzerinde yaşayan tüm insanların barış ve kardeşliğine karşı olan sorumluluğumuzdur" diyen Castro, Küba halkının sahip olduğu güç ve zekası ile "gıda ve maddi zenginlik üretecek kapasiteye sahip" olduğunu vurguladı.
89 yaşındaki devrimci lider, Obama'nın Havana Gran Teatro'da yaptığı konuşmada "geçmişi unutup geleceğe bakalım" sözlerini de "allı pullu sözler" olarak nitelendirerek ABD Başkanı'ndan Kübalılar ve Amerikalılar hakkında "arkadaş, aile ve komşu" gibi sözler duyan Kübalıların "kalp krizi geçirme" riskiyle karşı karşıya kaldıklarını yazdı.
Obama'nın konuşmasında Küba ve ABD'nin afroamerikan kökenlerine yaptığı vurguyu da eleştiren Fidel Castro "Yerli halklar Obama'nın havasında hiçbir yer tutmuyor. Irk ayrımcılığının Devrimle birlikte süpürülüp yok edildiğine dair tek bir laf etmedi. Sayın Obama daha on yaşını bile doldurmadan tüm Kübalıların çalışma ve emeklilik hakları ilan edilmişti. Siyah vatandaşların eğlence ve kamusal alanlardan men edilmesi için haydut tutulması gibi iğrenç ve ırkçı burjuva alışkanlığı Küba Devrimince bu topraklardan süpürülmüştü" dedi. (BirGün Gazetesi)
(!) İyi eğitilmiş insanlara birkaç yasa yettiği için, pek az sayıda yasa vardır Utopia'da. Utopialıların başka uluslarda en çok ayıpladıkları şeylerden biri, sayısız hukuk kitabının ve yorumların bile yetmeyişidir. Bir insanın, ya okumayacağı kadar çok, ya da anlayamayacağı kadar şaşırtıcı ve karanlık yasalarla bağlanmasını, hak ve adalete aykırı bulur Ütopialılar. Bundan başka hukuk işlerini kurnazca ele alan, hilelere başvurarak tartışan avukatların, noterlerin, dava vekillerinin yeri yoktur Ütopia'da. Herkesin kendi davasını savunmasını, avukatın söyleyeceklerini doğrudan doğruya yargıca söylemesini daha doğru bulurlar. Yargıç, hiçbir avukattan yalan söylemeyi öğrenmemiş bu adamların sözlerini aklıyla tartar; safları, düzenbazların kötü niyetli ve kurnazca dolaplarından korur.
Uzun süre önce Ütopialıların yardımıyla baskıdan kurtulan, hiç kimseye boyun eğmeden özgür yaşayan komşu ülkelerin halkı, Ütopialıların hukuk işlerindeki ustalığını bilirler. Onlardan, bazen bir yıl bazen de beş yıl için yönetici ve yargıç alırlar. Bir yargıcın çalışma süresi bitince; şerefler ve ödüller bağışlayarak, onu Ütopia'ya geri götürüp, bir yenisini alırlar yerine. Bu sayede komşu ülkelerin kendi devlet işlerini çok akıllıca düzenledikleri su götürmez. Çünkü bir devletin gelişmesi de, yıkılması da, o devleti yönetenlerin ve yargıçların elindedir. Ütopialılar, bir süre sonra kendi ülkelerine döneceklerini, orada paranın hiçbir değeri olmadığını bildikleri için, rüşvet alıp namus yolundan şaşmazlar. O ülkede yabancı oldukları, halkı tanımadıklar için, ne kimseyi kayırırlar, ne de kimseye kötü niyet gösterirler. Oysa bu iki şey, yani yargıçların adam kayırmaları ve para tutkusuna kapılmaları, bir devletin en sağlam ve en güvenilir yanı olan adaletini yıkıverir. (Özet : Dertsiz Başım Azıcık Aşım)
THOMAS MORE
(Ütopia)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder