Niyazi Berkes (1908-1988), 60'larda Yön dergisinde yayımladığı yazılardan oluşan "Türk Düşününde Batı Sorunu" adlı kitabında bugün karşılaştığımız sorunların Türkiye'nin "Birinci Cihan Savaşı'ndan sonra kesin olarak gerçekleştirmeyi göze aldığı toplum ve uygarlık devriminin tamamlanmadan kalması yüzünden, İkinci Cihan Savaşı sonrasında gelişen gerici güçlerin yarattığı sonuçlar" olduğunu saptar...
Niyazi Berkes, toplumsal devrimi durduran üç sorun; başlıca iki siyasal güç ile bir iktisadi olgu saptıyor: Emperyalizm, gericilik/karşı devrim ve ekonomik yoksullaşma. Ekonomik yoksullaşma arttıkça emperyalizm soruna dahil oluyor ve emperyalizm soruna dahil olunca karşı devrim hortluyor, güçleniyor ve devrimi galebe çalıyor...(MECİT ÜNAL- Aydınlık Kitap)
Kimilerinin Doğu sorunu, kimilerinin Kürt sorunu dediği sorunun temel çözümünü Toprak Devrimi'nde aramakla yoksulları da içine alacak çözümlerin üretilmesi, Kürt feodallerinin de Türk egemenlerinin de işine gelmiyor. Kürt ve Türk kökenli yoksulların örgütlü olarak devrede olmaması da işlerine geliyor. Bir başka deyişle sorunun çözümünde, sendikalar ve köylülerin örgütleri devrede değildir. Yani, çözüm arayışında, Kürt tarafının yok sayılan toplumsal güçlerinin karşılığında Türk tarafının yok sayılanları da yoktur. Özetle çözüm, emek ekseninde, emek ve sermaye ilişkisinde aranmıyor. Aslında hiçe sayılan ya da emeği ile üreten Türk ve Kürt kökenli yurttaşlarımızın çıkarları ortak. Bu konunun farkına varıldığında çözüm kendiliğinden gelecektir. (Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı- Aydınlık Gazetesi)
Uzman Çavuş Nuh Özdemir, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde devam eden çatışmalar sırasında şehit oldu. İki yıldır TSK'de görev yapan ve 1,5 yıllık evli olan 26 yaşındaki Nuh Özdemir'in babasına ve eşi Leyla'ya acı haberi vermek için Samsun'daki evlerine giden askeri yetkililer, daha sonra şehidin annesinin yaşadığı Ordu'nun Akkuş ilçesine bağlı Salman köyüne doğru yola koyuldu.
Ancak yoğun kış şartlarının hüküm sürdüğü bölgede yollar geçit vermiyordu. Bunun üzerine Karayolları'ndan yardım isteyen yetkililer, önde iş makinesı, arkada kaymakamlığa ait araç, güçlükle ilerlemeye başladı.
8 kilometrelik yolu tam 4 saatte alan yetkililer, köye ulaştıklarında ise adeta yıkıldı. Ailenin sıvası bile olmayan tuğladan evini resmi araçların ışıkları aydınlatırken, şehidin annesi Esme Özdemir'in (60) ellerinde sıkı sıkı tuttuğu şey ise herkesin dikkatini çekti.
Dikkatli bakıldığında, tek katlı köy evinin naylonla kaplı duvarının önünde gözyaşlarına boğulan annenin, oğlundan yadigar kalan yün çorapları tuttuğu anlaşıldı.
Oğlunun, 4 gün önce helallik alarak evden ayrıldığını ve Diyarbakır'a döndüğünü söyleyen acılı anne, kendisine de giderken çoraplarını verdiğini anlattı.
Acısını ağıtlarla dile getiren annenin sözleri yürek burktu:
"Çoraplarını bile bana bıraktı giderken. Onu doya doya kucakladım. 'Anam hakkını helal et, ben gideyim' dedi. 4 oğlum vardı, 3 oğlum kaldı. Vatan sağ olsun, ne diyeyim yavrum senin için. Şehit anaları ağlarken ben de ağlıyordum, onlarla yavrum. Ben de ağlayacakmışım tatlı yavrum..." (Cumhuriyet Gazetesi)
Elim sanata düşer usta
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta?
Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?
Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta?
REFİK DURBAŞ
"Bu ölümcül kavga oralarda dağlarda sanırsınız, ama öyle değil,
bu kavga anaların ciğerlerinin üstünde yapılır da kimseler görmez."
bu kavga anaların ciğerlerinin üstünde yapılır da kimseler görmez."
MUHAMMET GÜZEL
(Son Göç)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder