"Dün halkçı olarak nitelenen, artık bugün halkçı sayılamaz, çünkü halk da dünkü halk değil."
Bertolt Brecht'in "Sosyalist Gerçekçilik ve Toplum" kitabını okuyorum bir süredir. Sosyalist gerçekçilik, yıllardır bizde de tartışılan bir konudur. Kitabın önsözünde de denildiği gibi, "Brecht gibi bir ustadan bu soruna ilişkin çok şey öğrenebileceğimize inanıyoruz. Niye? Marksçı kurama inanmış, sosyalist gerçekçi bir yazardır Brecht, ürününü özdeşleştirmiştir. Yazılarında laf olsun diye söylenmiş tek bir şey yoktur."
"İnsan olmak büyük bir şeydir" der Brecht. O bir sosyalist olarak insana taşıdığı olanaklar açısından bakar, öyle değerlendirir. Bu kitapta toplanan yazıları böyle bir ana ilkeden yola çıkıyor. İnsandaki olanaklar ortaya çıkarılmalı, geliştirilmeli, daha iyiye doğru yöneltilmelidir. Kültürdür bunun da tek yolu... Gerçek bir kültüre ulaşmak... Bilmek, yandaşı olduğun düşünce kadar, karşı çıktığın düşünceyi de...
(...)
Biçimcilik Brecht'in karşı çıktığı bir tutumdur. Belirli biçimlere, kalıplara, önyargılara bağlanırsak, sıkı sıkı sarılırsak "biçimciliğe karşı yürüttüğümüz kavga umutsuz bir biçimciliğe dönüşebilir çarçabuk."
Brecht'in "gerçekçilik" ve "halkçılık" üzerinde ayrıntılarıyla durduğunu görüyoruz bu yazılarda... Halkçılık kavramı çağla birlikte anlam değiştirmiştir. Halk değişmektedir, dünün halkçıları ise çağın gerisinde kalmaktadır. Brecht "halkçı"nın şu anlama geldiğini yazıyor: "Kitlelerce anlaşılabilir olmak, halkın anlatım biçimini almak ve zenginleştirmek, onların bakış açılarını kabullenmek, ama kuvvetlendirerek ve düzelterek."
(...)
Gerçekçilik kavramını da kullanmadan önce iyice gözden geçirmeliyiz der Brecht. Edebiyatta gerçekçi yazma biçiminin değişik örnekleri vardır. "Bu değişikliği belirleyen, o yapıtın hangi sınıf için, nasıl ve ne zaman yazıldığıdır"... Brecht'e göre gerçekçilik şu anlama gelir: "Toplumun nedensel karmaşalarını açıklığa çıkarmak. Egemen bakış açılarını, egemen sınıfın bakış açıları şeklinde ortaya koymak. Yenilmesi gerekli güçlüklere karşı çözümler getirebilecek, insandan yana bir toplumu oluşturabilecek bir sınıfın açısından sorunlara bakmak. Gelişmenin etmenlerini vurgulamak. Somutu ve soyutlamayı olabilirleştirmek." Görülüyor ki "gerçekçilik" çok yönlü bir kavramdır. Yalnız gözün gördüğünü, kulağın duyduğunu yazmak değildir.
(...)
Brecht, sanat üzerine kafasını yormuş bir kişi. Yalnızca Marksçı kurama bağlı kalmamış, sanatın kendi kurallarına da uymuş... Halkçılığı da böyle anlıyor. Basitleştirmek, işi propagandaya dökmek, ucuzluğa, kolaya, slogana başvurmak olarak değil... Halk yığınları ilerlemektedir, bilinçlenmektedir, gerçekçiliğin, halkçılığın bilinegelen, alışılmış anlamları da hızla değişmektedir. Çünkü emekçi yığınları en iyiye, en güzele layıktır...
(OKTAY AKBAL - Yaşayıp Görmek)
***
"Edebiyat eksik kaldığında yaşam, insani özelliklerinden kaybediyor bana kalırsa.
Dolayısıyla edebiyatla içli dışlı olmayan bir siyasi pratik için de benzer bir şey söyleyebilirim.
Şiiri, romanı, öyküsü olmayan bir mücadele düşünemiyorum."
(VOLKAN ALGAN - soL Haber)
Merhaba!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder