2 Nisan 2023 Pazar

BU HÜRRİYET NE HAZİN ŞEY

 


TEVFİK FİKRET

   "Fikret'e küçük bir burjuva aydınıydı demekle onun memlekete yaptığı muazzam hizmetleri, sanatta ulaştığı baş döndürücü merhaleyi inkâr etmiyoruz. Büyük ve ana hattında, iyi manada 'insaniyetçi' şair Tevfik Fikret'in faaliyet gösterdiği devirde, içinde bulunduğu muhitte başka türlü de olması mümkün değildi. Fikret yaşadığı devirde, bulunduğu muhitte, en iyi ve en ileri ne olmak mümkünse onu olmuştur..."

    (NÂZIM HİKMET - Resimli Ay, 1930)


***


   Tarihimiz, onca yasak, gözdağı, baskı, sansür, gizli sansür ve hatta satın almanın uygulanma çalışmasıyla dolu. Dönemin padişahı, "Servet-i Fünun" dergisini Hüseyin Cahit'in Fransız yazar Lacombe'den çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk" yazısında, "Fransız İhtilali'nden bahsediyor!" gerekçesiyle kapattı ama Tevfik Fikret'lerin önünü açtığı özgür düşünme yolunu kapatamadı!

    (EREN AYSAN - Cumhuriyet Gazetesi)


***


   "Fikret'in ve Atatürk'ün dediği gibi 'hurafelere, mantık dışı güçlere değil aklın ve bilimin egemenliğine inanırım'... İşte benim solculuğum: Demokratik, adaletçi ve insandan yana bir solculuk... Kurşuna dizilen Gabriel Péri'nin dediği gibi ben de şöyle diyorum: 'Yeniden başlamak gerekirse, yine aynı yoldan giderdim'...


HIFZI TOPUZ


***



(Coq d'Or Lokantası, Paris, 1962)

   Hıfzı Topuz bu yıl 100 yaşında... Günlerdir gözümün önünden gitmiyor bir fotoğraf. Önce Elveda Afrika, Hoşça Kal Paris (Remzi Kitabevi) kitabında görmüştüm. Solda Avni Arbaş, elinde piposu, karşısında eşi Henriette, yanında Vera Tulyakova, onun yanında Nezihe Topuz ellerini birleştirmiş masanın üstünde. Ve Nâzım Hikmet olanca şıklığıyla gülümsüyor. Gülümseyen biri daha var. O da dönemin yakışıklı jönlerinden Ayhan Işık'ı anımsatan Hıfzı Topuz. 
  Burası Paris'te bir lokanta ve önde iki sandalye boş. Belli ki Avni Arbaş ve Hıfzı Topuz fotoğraf çektirmek için boşaltmışlar. Duvarda boydan boya tablolar var. Bu resimde beni hüzünlendiren ne var peki?
   Abidin Dino'nun yokluğu mu? Pertev Naili Boratav'ın, Zekeriya Sertel'in yokluğu mu? Ya da fotoğrafta yer alan Avni Arbaş'ın bizzat kendisi mi?
   Bütün sanat serüvenini elindeki piponun dumanına sindirmiş gibi yaşayan, Kuvayı Milliye atlarıyla ünlü ressam... Onun yanında çekiciliğiyle etrafa gülücükler dağıtan Henriette...
  Belki aşkıyla, ünlü şairin yüreğini hırpalayıp duran Vera'nın delişmenliği. Nâzım Hikmet'in "ömrün şu biten neşvesi" ni Moskova'da değil de Paris'te yaşamak isteyen muzip bakışları...
   Belki bu mutlu anı en kana kana içine çeken Hıfzı Topuz... Ve belki de dudaklarındaki hüzünle, boynundaki alımlı kolyeyle, bu buluşmanın belli belirsiz mutluluğunu elleriyle zarif bir şekilde masaya yansıtan Nezihe Hanım... 
   Nezihe Topuz, sanki çağımızın bütün aşk romanlarını yüreğinde taşımış, Vadideki Zambak'ın duruluğunda... Sanki Picasso gibi çağımızın yaşamı savunan tüm ressamlarına elini uzatmış bakıyor.
   İstanbul'da Dame de Sion'un taşlık avlusunu soluk soluğa geçen, son ders zilinden sonra dış kapıda bekleyen o uzun boylu delikanlıyla yan yana yürümek, son okuduğu romanı ona anlatmak için sabırsızlanan bir genç kız...
  Galiba bu fotoğrafta beni asıl hüzünlendiren, Nezihe Topuz'un hem genel geçer yargılara, sıradan duruşlara meydan okuyan hem de hepimize örnek olacak bir alçak gönüllülükle çevreyi süzüşü... Masumiyetin fotoğrafı...
   Şimdi sormak gerek: Nâzım Hikmet'in, Vera'nın, Avni Arbaş'ın yer aldığı bir masada tarihe tanıklık eden, bir daha kesinlikle tekrarlanması olanaksız böylesi bir fotoğraf, edebiyat tarihimizin ve çağdaşlaşma uğraşısının sıradan bir ayrıntısı olarak mı kalacak?
   Bu fotoğrafın Paris'te değil de İstanbul'da çekilebilmesini engelleyen zihniyetle savaşım daha ne kadar sürecek? Soruyu Nâzım'ın dizesiyle analım dilerseniz:
   "Bu hürriyet ne hazin şey, yıldızların altında..."

   (ÖNER CİRAVOĞLU - Cumhuriyet Kitap)







Yapıtlarıyla yaşamı aydınlatan Hıfzı Topuz'un 100. yaşına selam olsun.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder